Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Bahçeli, Danıştay’ın göreve iade kararlarına sert tepki gösterdi. Bahçeli, kararı ‘çok sakıncalı’ olarak nitelendirirken, “Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı?” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen toprak kayması sonrası Cumhur İttifakı’nın İBB adayı Murat Kurum’un hedef alınmasına tepki gösteren Bahçeli, ‘sinsi propaganda’ olarak nitelendirdi. Bahçeli, “ÇED raporunu veren Çevre, Şehircilik Bakanlığı değildir. Sayın Murat kurum görevini layıkıyla yapmıştır” dedi.
Bahçeli’nin bir diğer gündemi ise Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararları oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da tepki gösterdiği Danıştay’ın göreve iade kararlarına Bahçeli de tepki gösterdi. Bahçeli, “Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur. Bu dairenin göreve iade kararı verdiği kişiler arasında mahrem imamlarla irtibatı olan, terör örgütüne bağış yapan isimlerin olması nası izah edilebilecektir? Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı?” ifadelerini kullandı.
‘MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMASI İSABETLİ BİR KARAR’
Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “Erzincan’da bölgenin çamur ve balçıkla kaplanmış olması araştırmanın metal dedektörle yapılmasını mecbur hale getirmektedir. Üzgün olsak da ümitsiz değiliz.
MHP olarak gelişmeleri takip ediyoruz. TBMM’nin devreye girmesini yerinde bulduk ve destekledik. Kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve benzer kazaların yaşanmasının önlenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını isabetli bir karar olarak görüyoruz ve yanında duruyoruz. Facianın her boyutuyla tetkik edilmesi, konuyla ilgili hiçbir sisli noktanın bırakılmaması temennimizdir.
‘ACILARIMIZ ÜZERİNDEN SİYASİ GEÇİM KAPISI AÇMAK İNSAFSIZLIKTIR’
Bazı yorumcular, sözde çevreciler, rant devşirme peşinde koşan siyasetçileri dikkate alarak, alayının dinlenmesi doğal olacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de görelim. Acılarımız üzerinden siyasi ve ideolojik geçim kapısı açmak insafsızlıktır, fırsatçılıktır.
Dünyanın pek çok ülkesinde maden kazalarına şahit olunmuştur. 2000 yılında Romanya’daki maden kazasında vahim bir çevre felaketi doğmuştur. 2009’da Gana’da, 2014’te Güney Afrika’da, 2015’te Kanada’da yaşanan maden kazaları çevreyi tahrip etmiştir. İliç’te böylesine tehlikeli sızıntı tespit edilmemiştir. Altın madenciliğinde liç işlemi sırasında kullanılan siyanür ve diğer ağır metallerinin çevre insan sağlığı için olumsuz olduğu bilinmektedir.
Siyanürün Fırat Nehri’ni kirlettiğini söyleyenler iddialarını ispatla yükümlüdür. Halen dedikodu üretmenin ve kaygıları diri tutmanın ahlaki yanı var mıdır? Amaçları bize göre üzüm yemek değil bağcı dövmek için mevzi almaktır.
‘YENİ BİLİRKİŞİ HEYETİ OLUŞTURULMALI’
Çöpler Altın Madeni’ndeki ihmaller zincirinin 13 Şubat faciasındaki payını yok saymak mümkün değildir. Bu kapsamda yürütülen adli soruşturma için hazırlanan bilirkişi raporunun aceleye getirilmesi bir başka tartışmalı konudur. Yeni rapor hazırlanması, yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturulması akla en uygun seçenektir.
‘MURAT KURUM’ TEPKİSİ: SİNSİ PROPAGANDA
Cumhur İttifakı’nın İBB adayı sayın Murat Kurum hedef tahtası haline getirilmiştir. İliç’i konuşuyorken konunun Murat Kurum’un bakanlık dönemine geçiş yapması sinsi propagandadır. ÇED raporunu veren Çevre, Şehircilik Bakanlığı değildir.
Sayın Murat kurum görevini layıkıyla yapmıştır. Verilemeyeceği bir hesabının olmadığı ortaya çıkmıştır. Bunun seçim sürecinin malzemesi haline getirilmesi haksızlıktır. Çırpınışları beyhudedir.
‘TÜRKİYE GERÇEĞİ HERKESİN TAKDİRİNİ TOPLAMAKTADIR’
Ülkeler arası gerginlikler ve yakınlıklar farklılaşmaktır. Uluslararası ilişkiler dinamik bir süreçtir. Dünya genelinde belirsizlikler endişe verici ölçüde artış haldedir. Farklı coğrafyalarda çıkan kriz ve ihtilaflar barış, huzur ve istikrarı tehdit etmektedir. Siyasi, ekonomik ve ticari güç mücadeleleri sertliği, dipsiz anlaşmazlıkları körüklemektedir.
Türkiye’miz böylesi bir ortamda yüksek öngörü, manevra kabiliyeti, diplomasi gücüyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Hem sahada hem masada muktedir bir Türkiye gerçeği herkesin takdirini toplamaktadır.
‘BAE VE MISIR ZİYARETLERİ TARİHİ’
Çevremizde barış, huzur, refah ve istikrar kuşağının tesisi amacıyla diplomatik ilişkiler kesintisiz mesafe almaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın BAE ve Mısır ziyaretleri tarihi mahiyettedir. Biz bu ziyaretin hem doğru hem yararlı olduğunu değerlendiriyoruz. Türkiye-Mısır ilişkileri olması gereken seviyeye çıkacaktır.
‘FATURASI AĞIR OLACAKTIR’
Türkiye ile Mısır’ın birbirine sırt dönmesi tarihe terstir, faturası ağır olacaktır. Ortak bildirinin imzalanmasının yanında ticaret hacminin artırılması umut verici gelişmedir. Türkiye ile Mısır’ın yakın teması iki ülkenin stratejik kazancını tahkim edecektir.
Muhalefetin koro halinde çıkışları, Türk politikasını idrak edemeyen sefil bir anlayışıdır. Türkiye başta CHP olmak üzere zillete düşen diğer partileri kıskandırmakta ve çatlatmaktadır. Onlar umudur yapay zekaya bağlayadursunlar, Cumhur İttifakı Türk zekasıyla mührünü inançla basacaktır.
‘İSRAİL REFAH’TAN UZAK DURMALI’
İsrail, Refah’tan uzak durmalıdır. İsrail’in Refah’a girmesi halinde Mısır’ın barış anlaşmasını askıya alacağını duyurması, İsrail’in daha ağır bedel ödemek durumunda kalacağını ilan etmektedir. İsrail katliamlara son vermelidir. Başkenti doğu Kudüs olan 1967 yılı temelinde bağımsız Filistin kurulmadan Ortadoğu’da barış, huzur hayalden ibaret kalacaktır.
“ÖZGÜR BEY’İN ŞİFRELERİ DEM’İN ELİNDE”
Muhalefet partilerinin Türkiye’nin egemenlik haklarını ve beka mücadelesini hafife alması ve sulandırma çabası ağır yaralı bir siyasetin ifşasından başka bir şey değildir. PKK ile demlenerek bağ kurmak, FETÖ ile bağlantıya geçmek ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. CHP, Türk milletiyle sorunludur. CHP’nin yedek kulübesine çekilmesi, ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir.
Demlenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması, Türkiye ittifakı olarak açıklanmaktadır. DEM Parti vesayetçi bir konuma sahip olmuştur. Her seçim çevresinde kokuşmuş, adı konulmamış ittifak ilişkisi, CHP’nin iç yüzünü deşifre etmiştir. CHP ile DEM iç içe geçmiştir. CHP, DEM ile iç içe geçmiştir dengeyi kaybetmiştir. CHP, DEM’lenerek ekseninden kaymıştır. Özgür Bey’in şifreleri DEM’in elinde. 31 Mart’ta Türkiye’yi devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecektir.
AYM VE DANIŞTAY AÇIKLAMASI
15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü sonrası örgütle ilişkisi belirlenen 4 bine yakın hakim ve savcı ihraç edilmiştir. Danıştay 5. Daire’nin 387 hakim ve savcıya iade eden kararı çok sakıncalıdır, hukuki temeli yoktur. Bu dairenin göreve iade kararı verdiği kişiler arasında mahrem imamlarla irtibatı olan, terör örgütüne bağış yapan isimlerin olması nasıl izah edilebilecektir? Bu kararı alırken Danıştay üyeleri maklube mi yiyorlardı? Danıştay adalet ve hukuka göre karar vermemiştir. HSK devreye girmiş, yeni inceleme başlatmış ve Danıştay Genel Kurulu’nda itirazlar yapılmıştır.
MHP olarak TBMM’ye sunulan 8’inci Yargı Paketi’nin hak aramayı güçlendireceğinden, kişisel verilerin korunmasını ihtiva ettiğinden dolayı destekleyeceğimizi açıklıyorum. Fiyat anarşistleri de FETÖ’cüdür. Dükkanları ve evleri kapatılmadır.”