Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yeni eğitim sisteminin detaylarını açıkladı. Yeni eğitim sistemine göre liselerde ders sayısı neredeyse yarı yarıya düşürüldü. Liselere akademik standart getirecek olan sistemde ders seçme robotu uygulaması da yer alıyor. Selçuk, canlı yayında öğrencilere ders seçme robotunu test ettirdi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yeni eğitim sistemine ilişkin reform paketini açıkladı. Pakete göre, liselerde ders sayısı azaltılacak ve öğrenciler kendi kariyerler planlamalarına göre ders seçebilecekler. Uygulamalı eğitime dikkat çeken Bakan Selçuk, 2024 yılında yapılacak olan ilk sınav ile beraber üniversite sınav sisteminde de değişiklik yapılacağını açıkladı.
Acelemiz yok diyen Bakan Selçuk, reform paketinin gecikmesinin nedenini de “Acele edersek çözümlerimiz, ilerde problemlerimiz olur”şeklinde özetledi. Selçuk ayrıca, yeni sistemin açıklanmasından önce eğitimcilere yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.
Ziya Selçuk’un açıklamarından satır başları
Birçok proje aslında vizyonumuzun birer parçaları. Her biri diğerinin tamamlayıcısı. Tüm projelerimizin fizibilitesi yapıdı. Hangi ay, hangi senenin nelerin yapılacağını hesapladık. Önemsediğimiz birçok konu var. Öğretmen eğitimine çok büyük bir yatırım yapıyoruz. Öğretmen eğitmeni hakkıyla yapılmazsa böyle bir sistemi devam ettirmek mümkün değildir. Birkaç yıl süren öğretmen eğitiminden bahsediyoruz. Biz bu tasarımı yaparken, katılımı çok önemsedik. Niye önemsedik? Bu sadece deneyimlere bağlı bir tasarım değil. Eğitim evrensel olmakla birlikte yerel değer barındırmalı. Biz bilimsel metotlarda ve tekniklerle neyi nasıl yaparıza bakıyoruz. Zamanın ruhu bizden başka şeyler istiyor artık. Biz çocuklarımızı geleceğe hazırlıyoruz. Bunun için ne yapmamız gerekiyorsa yapıyoruz. Çocuklarımızın tecrübeler yaşayarak öğrenmelerini istiyoruz. Derslerde disiplinlerüstü bir anlayış getirmeliyiz.
DERS SAYILARI AZALTILIYOR
2040’lara doğru inanılmaz bir çağ geliyor. Vücudumuzda nano-robotların dolaştığı bir çağa gidiyoruz. Çocukların matematik uygulamalarıyla ilişkilendirilmesi çok önemli. Biz bu çocukları 2035’lere, 40’lara hazırlıyoruz, başka bir bakış açısı gerekli. Küçük küçük çukur kazan bir çocuğun asla bir kuyusu olmaz. Her şeyden yüzeysel alınan içeriğin derinleşmeye değil, sadece sınav için belleğinde taşıdığı bir durum söz konusu. 9’larda 15-16 dersten söz ederken, şu anki tasarımda 8 dersten söz ediyoruz. 10. sınıfta 10 ders, 11-12 bu böyle devam ediyor. Niye azaltıyoruz? Bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve içselleştirmesi mümkün olmuyor.
SORU ÇÖZMEK BAŞKA SORUN ÇÖZMEK BAŞKA
Soru çözmek başka, sorun çözmek başka. Bizim çocukları soru şablonlarını ezberleyerek soruları çözebilirler. Ama aslolan şu: Bu soruları çözerken bunun anlamının ne olduğu, neden yapıldığını anlamakta zorlanabilirler. Çocuğun hayatta problem çözmesi önemli. Bir genç işe başladığında iş yerindekiler soru çözmekle ilgilenirler mi? İlgilenmezler, ‘sen problem çözebiliyor musun?’ derler.
HEY SİSTEMİ
HEY dediğimiz bir fırsat var. İlk ve ortaokulda tasarım beceri atöyleleriyle yapmaya çalıştığımız ve çocuğun 1. sınıftan itibaren birçok yeteneği yüzlerce binlerce kez denediği, lisede devamı olarak bu tür aktivitelerle zenginleştirmesini hedefliyoruz. Sanatın ince ayarından geçmeyen bir çocuğun şahsiyetinin oluşması zor oluyor. Yıllarca soru çözen çocuklarımız için hayatın başka gerekleri var. Çocuğun fiziksel aktiviteleri de çok önemli. Çocuğun sadece kağıt üzerinde soru çözerek değil, hayatın içinde tecrübe kazanmasına çok önem veriyoruz.
DERSLER KİŞİSELLEŞTİRİLEBİLMELİ
Çocuğun kendisiyle buluşmasını sağlayacak bir altyapı gerekiyor. Çocuk, 11. sınıfta bile farklı bir alana yönelme tercihine sahip olmalı. Dersler kişiselleştirebilmeli. Çocuğun ilgili alanlarını ölçmeliyiz. Çocuk kendisini tanıma imkanını bulacak. Çocuğun yeteneğini, kişiliğini ölçecek miyiz? Tabii ki ölçeceğiz.
“Çocuğu kendisiyle buluşturmak”
-Esnek yapı
Kişiselleştirme
-İlgi alanları
-Yetenek
-Kişilik
-Kişisel rehberlik
-Kariyer yönetimi
TÜRKİYE’NİN GELECEK PROJESİ BU
Ortaöğretim tasarımıyla ilgili çalışmayı sadece bir ders çizelgesi olarak görmek elbette mümkün değil. Bu Türkiye’nin bir gelecek projesi, bir ekonomi projesi, bir sosyal hayat projesi. Türkiye’nin dünyada, bu topraklarda, bu coğrafyada onuruyla haysiyetiyle dimdik ayakta durabilmesinin bir eğitimsel projesi.
Çocuğun yeteneğini, kişiliğini ölçeceğiz. Kişisel kariyer rehberliği elbette mümkün olacak. Tasarı ve beceri atölyelerinde yeteneğinin ne yöne olduğunu görecek testlerle de bunlar tespit edilecek.
ÖĞRETMENLERE YATIRIM
Eğitimciler, “Sınav odaklı sistem nasıl değişecek?” diyor. Bu bir kağıt, kalem, bilgi yapmak gibi bir şey değil. Bizim bir 300 yıllık maarif davamız var. Neden eğitim sistemi değişmiyor ya da sık sık değişiyor deniyor. Önemli olan ne yaptığını bilmek. Biz çok büyük bir gökdelen inşa ediyoruz. Onun elektrik sistemi şu, statiği bu, mimarisi şu diyoruz. Bunun için zamana ihtiyacımız var. Hemen yapamayız, Toplum istese de yapamayız. Öğretmene yatırım yapmadan, içeriğe yatırım yapmadan değişim yapamayız.
Gömleğin ilk düğmesi diyeceğimiz eğitimde, sistem kavramı önemli. Çocuktan inekten söz ettiğimizde o da bir sistem diyebilmeliyiz. Çocuğun etrafında gördüğü her şeyin bir sistem olduğunu öğretmeliyiz. Yani bir sistemin bir parçası olduğunu öğretmeliyiz.
Bilgi kuramı dünyada birçok ülkede var. Bizim bilgiye ilişkimizi yenilememiz lazım. “Ne?” sorusuyla çok ilgileniyoruz. Çocuk bunun cevaplarını öğrenince sınavda başarılı oluyor. Ama bu muvaffakiyet değil. Öğrendiği şeyin ona yardımcı olması demek. Ne sorusunun yanı sıra ne ve nasıl öğrendin, ne biliyorsun. Nasıl bildiğini nasıl biliyorsun? sorularının da yanıtlarını bilmeli.
1-8’i de planlıyoruz. Bütün eğitimi birbiriyle ilişkilendireceğiz. Yükseköğretim kurumlarından sorular geliyor. Her yıl yüz binlerce öğrenci kazandığı bölümden mutsuz olup yeniden sınava giriyor. Bu soru cevaplandırılabilir mi, elbette cevaplandırılabilir. Bunun için okulun profilinin belirlenmesi, kariyer planlaması, yönlendirme gerekiyor. Bütün bunları yapabilir miyiz, yapabiliriz. Kişisel e-Rehberlik, portfolyo hazırlanması… Bütün bunları hemen devreye sokabiliriz.
LİSE MEZUNLARI NE YAPAR?
Sadece ders çizelgesi değişikliği değil. Taksonomi ve uluslararası derecelendirmeyi program değiştirmeyi gerektiren bir değişim bu. Bu Türkiye’nin ekonomisinin gelecekte nasıl olması gerektiğiyle ilgili. İş insanları, üniversiteye giremeyen lise mezunlarla niye buluşamıyoruz. Yani lise mezunları ne yapar hayatta?. Meslek liseleriyle ilgili aylardır çalışmalarımız var. Bu işverenlerle sektörle çalışmalarımızın sonucu. Lisede sertifika programlarını öne çıkarmamızın anlamı var. Bir çocuğun ulusal ya da uluslararası seviyede sertifika sahibi olursa, akredite bir kurum sertifikalandırırsa bunları kullanarak kısmi zamanlı ya da farklı şekilde çalışabilmelerine imkân sağlamak istiyoruz. Pilot çalışmalarımız birkaç aydır sürüyor.
Bu sertifika programları sadece okulun içinde mi alınmalı hayır, uzaktan eğitimle de bu sertifikalar alınabilir. Çocuğun biriktirdiği portfolyo da önemli. Çocuk ilkokuldan lise bitirene kadar birçok çalışma yapıyor ama bunları gösteren bir dosya yok. Hazırladık, yazılım altyapısı bitti. Pilot çalışmalar sürüyor.
12’NCİ SINIF ÇOK ÖNEMLİ
12’nci sınıf çok önemli. Kariyer dersi dediğimiz, yükseköğretime hazırlamak dersleri devreye giriyor. Matematik Uygulamar, biyoteknoloji, yapay, zeka, davranışsal ekonomi, hukuk… Bu dersler bizim icat ettiğimiz dersler değil. Belli başlı ülkelerde verilen sıradan dersler olarak veriyorlar.
ÖĞRENCİLER ROBOTU DENEDİ
Ziya Selçuk, “Ders seçimiyle ilgili bir örnek yapalım” diyerek salondan iki öğrenciyi davet etti. Öğrenciler, ders seçimi robotu aracılığıyla ders seçimi yaptı.
SINAV BASKISI AZALACAK
Gençlerimiz de soruyor. Çok farklı alanlarda; fen liselerinde, imam hatiplerde, mesleki teknik okullarda okuyan gençlerin eleştirilerini aldık. Bize, “Tamam çok güzel ama üniversite sınavı böyleyken ne olacak?” dediler. Türkiye, okullar arasındaki imkân farklılıkları fazla ülke. Biz bu farkı azaltırsak sınavın baskısı azalacak. Özellikle mesleki teknik eğitime yatırımlarımızla, bu sistemin daha esnek olmasına katkı sağlıyoruz. Ne bekliyoruz sınavın baskısını azaltarak? Sınav amaç haline gelmeyecek araç olacak. Bunun için zamana ihtiyacımız var. Çünkü ciddi parasal yatırıma ihtiyacımız var.
YENİ SİSTEM 2024’E DENK GELİYOR
Bu ortaöğretim tasarımına uygun bir yükseköğretim sınavı nasıl yapılır, ortaöğretimde sınavlar nasıl olmalı. Bunun için çalışıyoruz. Yeni sistem 2024’e denk geliyor. O zamana gelmeden önce bunu netleştireceğiz. Kendimize sorduk. Bunun nasıl tek bir parça halinde bütünleştireceğiz. Asıl zaman alan bu. Biz akademik gelişimi çok önemsiyoruz. Disiplinler üstü çalışmaları çok önemsiyoruz. Örneğin doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi bütünleşik mantıkla ders almasını çok istiyoruz. Aynı zamanda duygusal ve bilişsel gelişimi önemsiyoruz.
BİLGİ KURAMI DERSİ
Burada 10 ve 11’inci sınıf çok önemli. Bilgi kuramı burada devreye giriyor.
9, 10 ve 11’inci sınıflarda haziran aylarında çocukların yıl içinde öğrendiklerini projelendirmeleri, yani hasat haftası ayı gibi bir dönem istiyoruz. Bunu şu anda birçok okul yapıyor. Ama tüm okulları kapsayacak bir hasat dönemi istiyoruz.
Ne yaptığımızı çok iyi bildiğimiz bir proje oldu. Emeği geçen tüm arkadaşlara çok çok teşekkür ediyorum. Sağolun var olun.
11 ve 12. sınıflarda zorunlu hale gelen Bilgi Kuramı dersiyle birlikte öğrencilerin bilginin doğası üzerine yoğunlaşmaları sağlanarak, bilgilerin nasıl elde edildiğinin sorgulandığı, doğruluğunun kanıt temelli gerekçelendirildiği becerilerin kazandırılması hedeflenmektedir. Tüm akademik derslerin de Bilgi Kuramıyla ilişkilendirilmesi ve sorgu temelli bir bakış açısının edinilmesi amaçlanmıştır.