Başkan Erdoğan’dan ABD ile Batı’ya ayar: Gazze’de daha kaç çocuk ölecek?

8. Aile Şurası’nda Gazze’ye değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan insan hakları konusunda öne çıkan ülkelerin Gazze’deki katliama dur dememesine tepki gösterdi.
Dünya, Orta Doğu’daki soykırıma şahit oluyor.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 20’nci gününde devam ederken, Batı ülkeleri savaşı tetikliyor.

ABD ve Avrupa, binlerce çocuğun ve kadının vahşice katledildiği savaş için barış çağrısından çok İsrail’e mühimmat desteği vermeyi sürdürüyor.

Kaosun ilk anlarından itibaren iki ülkeyi de “itidalli” davranmaya davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 8. Aile Şurası’nda da konuya değindi.

“İşin üzücü yanı medeni geçinenlerin bu vahşileri sadece seyretmesi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gazze açıklamaları;

Etrafı tamamen kuşatılmış 360 km’lik dar bir alanda yaşam mücadelesi veren 2,3 milyonun tepesine 12 bin tondan fazla bomba yağdırdı. Amerika orada avrupa orada bütün imkanlarıyla. Ve tek tek gelip ziyarette bulunuyorlar. Gazze’deki konutların yarısı yıkıldı. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 600 bin Gazzeli yerlerinden edildi. Küresel vicdan harekete geçmeli. Tüm savaşlarda olduğu gibi en büyük mağduriyeti kadınlar ve çocuklar yaşadı halen de yaşıyor. Gazze’de yansıyan haberlere bakıp da tepkisiz kalmak mümkün mü ne kadar sarsıcı olursa olsun hiçbir eylem böyle bir vahşeti meşru kılmaz. İşin üzücü yanı medeni geçinen gayrimedenilerin bu vahşileri sadece seyretmesi.

“Daha ne kadar çocuk ölmesi lazım, sizin hesabınız ne?”

Avrupa Birliği Komisyonu henüz ateşkes çağrısı yapamayız diyor. Daha ne kadar insanın ölmesi lazım ne kadar çocuk? Sizin hesabınız ne ? Bunu bir açıklayın bilelim ateşkes ne zaman yapılır eder siz siyaset yapıyorsanız biz de yapıyoruz 40 yıldır ama hiçbir zaman bu tür vahşetlere seyirci kalmadım. Ve kalamayız ağız birliği etmişcesine tüm batı ülkeler israili aklı selime davet etmek yerine koşulsuz destek veriyor. Lafa gelince ahkam keserken Gazzeli masumların haklarını 19 gündür yok sayıyor ne oldu insan hakları beyannamesine? Buradan soruyorum Avrupa Birliği Komisyonun ateşkes çağrısı yapabilmesi için sayıyı versinler kaç çocuk ölmelidir?

“Bunun adı ikiyüzlülüktür, riyakarlıktır, ateşe benzin dökmektir”

Ne oldu insan hakları evrensel beyannamesi? Siz bu beyannameye hiç bakmıyor musunuz? Orada neler yazıyor hiç bakmıyor musunuz? Yok işlerine gelirse bakarlar, işlerine gelmediği için bakmazlar. Niye? Akan kan Müslüman kanı da onun için. Yardım gemisi göndermek yerine uçak gemisi, savaş gemisi göndererek hangi lobilere hizmet ettiklerini açıkça ortaya koydular, ortaya koyuyorlar. Sizi daha iyi tanıdık. Daha da iyi tanıyacağız. Bunun adı ikiyüzlülüktür, riyakarlıktır, ateşe benzin dökmektir. Buradan soruyorum, Avrupa Birliği Komisyonu’nun ateşkes çağrısı yapabilmesi için sayıyı versinler daha kaç çocuk ölmelidir?

“Daha kaç ton bombanın Gazze’ye düşmesi gerekir”

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin harekete geçmesi için daha kaç ton bombanın Gazze’ye düşmesi gerekir? Batılı kuruluşların katliama dur demeleri için daha ne kadar kadın, sivil, yaşlı hayatını kaybetmelidir. Uluslarası basın organlarının gerçekleri yazması, söylemesi, anlatması için daha kaç tane meslektaşları bombaların hedefi olmalıdır? Bölgemizi yangın yerine çeviren bu krizi sona erdirmek için daha ne kadar beklenmelidir? Gazze’de beyaz kefenlere sarılan her masumun vebali artık kefen olmaktan çıktı yavrularını bulabilmek için vücutlarına yazıyorlar bu kimin çocuğudur onu anlamak için. Her masumun vebali bombaları atanlar kadar ikircikli tavırları ile buna fırsat verenlerin de boynunadır. Savaş suçlarını aklamak için tüm ilkeleri çiğneyen medya organlarından katliamları ısrarla görmeden gelen uluslararası kuruluşlara kadar herkes Gazze’de ve Filistin topraklarında yaşanan vahşetin ortaklarıdır.

“Gazze halkının acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çabalarımızı daha da yoğunlaştırıyoruz”

Biz bunu kabul etmedik, etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Burada bizim prensibimiz bellidir, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Tek başımıza kalsak da hakkı ve hakikati haykırmaktan çekinmeyeceğiz. Acı da olsa muhataplarımız için rahatsız edici de olsa birilerinin konforlarını bozsa, doğru bildiklerimizi açık yüreklilikle ifade edeceğiz. Bunun yanında Gazze halkının acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çabalarımızı daha da yoğunlaştırıyoruz, yoğunlaştıracağız. 7 Ekim’den bu yana bir taraftan diplomatik temaslarımızı her seviyede sürdürürken diğer taraftan da Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması için gayret gösterdik. Mısır makamlarıyla iş birliği içinde şimdiye kadar 10 uçak dolusu yardım malzemesini Ariş Havalimanı’na sevk ettik. Son olarak dün Gazze’nin en çok ihtiyaç duyduğu jeneratörleri gönderdik. Ayrıca 25 sağlık personelimizin tıbbi malzemelerle beraber Mısır’a intikalini sağladık. Gazze’ye ulaştırılmak üzere Mısır’a gönderdiğimiz yardım malzemelerinin toplamı 200 tonu aşıyor. Kardeş Mısır ile birlikte yardımları Gazzelilere ulaştırmaya çalışıyoruz.

“Türkiye olarak elimizi taşın altına koymaktan asla imtina etmeyeceğiz”

Sahra hastanelerinin kurulmasından yaralıların tedavi edilmek üzere ülkemize getirilmesine kadar her türlü insani yardımı yapmaya hazırız. Hazırlıklarını yürüttüğümüz sivil yardım gemimizi de şartlar olgunlaşınca inşallah bölgeye göndereceğiz gemimiz hazır. Yeter ki oradan müsaade edilsin. Saldırılardan etkilenen çocuklara yönelik her türlü tıbbi, psikolojik ve diğer destekleri sağlamaya matuf çalışmalarımız sürüyor. Eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde ilgili bakanlıklarımızın bu konudaki temasları devam ediyor. Özellikle çocukların getirilmesi ve onların burada himayesi noktasında. Bunun dışında yaraların süratle sarılması ve insani trajedinin önlenmesi noktasında ne yapmak gerekiyorsa Türkiye olarak elimizi taşın altına koymaktan asla imtina etmeyeceğiz.

Cumhurbaşkanının açıklamalarından geri kalanlar;

Türkiye Yüzyılı’nda Ailemiz İstikbalimiz temasıyla icra edilen şuranın ülkemiz milletimiz ve tüm ailelerimiz için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum.

Aile şuralarının ilki 1990 yılında düzenlenmişti. Bizim dönemimizde de şimdiye kadar farklı tarihlerde 4 şura tertip edildi. Her şurada aile başta olmak üzere toplumu ilgilendiren kritik meseleler ele alındı, çözüm önerileri getirildi. Biz de aileye dair politikalarımızı şekillendirirken şura kararlarını rehber edindik. Bunların başında münhasıran aile ile ilgilenecek bir bakanlığın kurulması fikri vardı. Şurada gündeme getirilen bu öneriyi 2011 yılında hayata geçirdik. Böylece aile meselesinin tek bir çatı altında tüm boyutlarıyla yönetilmesini temin ettik.

“Komisyon çalışmalarına bu zaviyeden bakmalarını özellikle rica ediyorum”

Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız bir döneme tekabül eden 8. Aile şurasının da hem kapsamlı bir muhasebe imkanı sunacağı hem de geleceğe dair hedeflerin belirlenmesine katkı sağlayacağı açıktır. Şuraya iştirak eden tüm katılımcıların bugün ve yarın gerçekleştirilecek komisyon çalışmalarına bu zaviyeden bakmalarını özellikle rica ediyorum.
Şuranın temasında da ifade edildiği üzere istikbalimiz olan aile kurumunun korunmasında sizlerin dile getireceği görüşlerin çok değerli ve anlamlı olduğunu bilmenizi istiyorum. Bilim adamlarımızdan uzmanlara, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına kadar konunun tüm paydaşlarını buluşturan şuranın başarılı ve verimli geçmesini temenni ediyorum.

“Aile Türk toplumunun temelidir”

İnancımızda ve kültürümüzde aile mukaddes bir müessesedir. İnsanı doğumundan ölümüne kadar her alanda kuşatan, hayatın iniş çıkışları karşısında koruyan aile çok büyük bir nimet, eşsiz bir hazinedir. İnsan aile içinde doğar. Ailede huzura erer, aile fertleri arasında kendisini güvende hisseder. Hayata ailesi ile birlikte hazırlanır. Sevginin paylaşılarak çoğaldığı, zorluklara beraber göğüs gerildiği aile insanı insan yapan en önemli hasletlerdendir. Devletin vazifelerinin başında aile kurumu ve neslin muhafazası gelir. İnancımızın bize vaz ettiği bu husus anayasamızda da yerini almıştır. Anayasamızın 41. Maddesi çok açık ve nettir. Aile Türk toplumunun temelidir. Anayasamız böyle söylüyor. Devletin aileyi koruma noktasında sorumluluklarını da ifade etmiştir.

“Eğer güçlü aileler yoksa güçlü bir milleti bulamazsınız”

Evet aile toplumun temelidir ve temeli sağlam olmayan toplumlar ayakta kalamaz. Güçlü bir millet güçlü bir aileden oluşur. Eğer güçlü aileler yoksa güçlü bir milleti bulamazsınız. Bu bakımdan aile toplumun çelik çekirdeği, özü, güç kaynağıdır. Aileyi devletin taşıyıcı sütunu ve kilit taşı olarak görüyoruz. Nesilden nesile aktarılan milli kültür ve değerlerimizin vasatı aynı şekilde aile kurumudur. Dil ailede öğrenilir. Ahlak ailede kuşanılır. İnanç ailede yerleşir. Milli şuur ailede kazanılır. Merhamet, şefkat, hürmet, sevgi ailede edinilir. Karakter burada şekillenir. Kimlik ailede inşa edilir. Kişi aile çatısı altında toplumun sorumlu bir ferdi haline dönüşür. Çocukları çağın marazlarından koruyan kalkan yine ailedir. Okuldan önce ilk ve en önemli eğitim kurumu aynı şekilde ailedir. Beşeri, sosyal ve devlet hayatımızda yeri doldurulmaz olan aileye sahip çıkmak insana, topluma, devlete ve milletin istikbaline sahip çıkmak demektir.

“Batının çıkmazı işte burada”

Aileyi özellikle bu noktada çok çok önemseyen iktidarımız, partimiz şunu topluma aynı şekilde haykırıyor ve diyoruz ki, aileye gerekli önemi vermeyen hiç bir toplum ekonomik açıdan ne kadar müreffeh olursa olsun geleceğine güvenle bakamaz. İşte batının çıkmazı işte burada. Güçlü bir toplum olmanın yolu sadece maddi imkanlardan değil her şeyden önce güçlü bir aile yapısına sahip olmaktan geçer. Aile meselesine bakarken anne baba ve çocuklardan oluşan bir yapıdan ziyade çok daha geniş bir perspektiften yaklaşmalıyız. Meseleyi basitleştirmek ve sıradanlaştırmak yerine aile kurumunun toplum hayatımızdaki yerini iyi, doğru ve isabetli bir şekilde tayin etmeliyiz.

“Cumhur İttifakı’nda LGBT diye bir anlayış yoktur”

Müslüman Türk milletinin alameti farikası olan güçlü aile yapımızı zayıflatacak her türlü girişim karşısında teyakkuz halinde olmalıyız. Gerek devlet gerekse şahsi olarak meseleye yaklaşımımız bu yöndedir. Onun için tüm seçim kampanyasında da ifade ettiğim gibi Cumhur İttifakı’nda LGBT diye bir anlayış yoktur. Varsın LGBT illet ittifakının malzemesi olsun tepe tepe kullansınlar. Ama bizde bu yok. Niye? Çünkü bizde aile kutsal bir yapı. Bu kutlu yapıyı biz lekeleyemeyiz. Buna da müsaade etmeyiz, edemeyiz.

“Çok daha fazla bir nüfusa ihtiyacımız var”

Modern dünyada şehirleşmenin artmasıyla birlikte aile bağları zayıflarken aile kurumunun önemi esasen daha da artmıştır. Geniş aileden çekirdek aileye oradan da daha bireysel yaşama geçiş günümüz insanını ailenin sunduğu imkanlardan mahrum bırakmıştır. Şurası tartışmasız bir hakikattir ki modern birey daha yalnız, hayatın zorlukları karşısında daha korunaksız çok daha zayıftır. Gelişen iletişim ve ulaşım imkanları modern bireyin yalnızlığına ne yazık ki çare olamamıştır. Hatta ekran ve sosyal medya bağımlılığı başta olmak üzere insan daha fazla içine kapanmış toplumdan daha fazla kopmuştur. Bunun olumsuz etkilerini çok geniş bir alanda hep beraber görüyoruz. Evlenme yaşı kendi toplumumuz dahil sürekli yükseliyor. Boşanma oranları her geçen yıl daha da artıyor. Ortalama çocuk sayısı ise günden güne düşüyor. Boşuna en az 3 çocuk demiyoruz. Çünkü bu toplumun özellikle ihtiyacı var. Detayına burada giremem ama bizim şu anda Türkiye olarak nüfusumuzun 85 milyon olması yeterli değil. Çok daha fazla bir nüfusa ihtiyacımız var.

“En büyük tehdit küresel güç odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikalarıdır”

Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyamız giderek yaşlanıyor. Aile gibi güvenli bir sığınağa sahip olmayan toplumlarda intihar oranları, bağımlılık, uyuşturucu kullanımı ve diğer sorunlar almış başını gidiyor. Öte yandan aile kurumuna toplum hayatına ve bireyin ruh sağlığına yönelik tehditler sadece bunlarla da maalesef sınırlı değil. Son dönemde aileyi hedef alan en büyük tehdit küresel güç odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikalarıdır. Uluslararası kimi şirketlerin örgütlerin, markaların ve kurumların da destek verdiği sapkın akımların hedefinde bizatihi aile kurumu vardır. Meselenin daha vahim tarafı bunun kişisel bir yaşam biçimi tercihinden ziyade küresel bir dayatma haline dönüşmesidir.

“Türk milleti dayatmalara kesinlikle boyun eğmeyecektir”

En küçük eleştirilerin dahi susturulduğu, itiraz edenlere adeta hayat hakkı tanınmadığı, insan fıtratını ve ailevi değerleri savunmanın imkansız hale geldiği, tepki gösterenlerin ekonomik, siyasi ve diplomasi olarak baskılandığı hasılı bir avuç azgın azınlığın milyarlarca insanı esir almaya çalıştığı küresel bir zorbalıkla karşı karşıyayız. Sadece kadın erkek arasındaki ilişkileri değil çocuklarımızı da hedef alan saldırılar karşısında aileyi dolayısıyla insanı korumak bizim görevimizdir. Buradan bir kez daha ilan etmek isterim ki, Türkiye ve Türk milleti küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir.

“Gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız”

Evlatlarımızı bu sapkınların eline bırakmayacağız. Aile yapımızın dinamitlenmesine izin vermeyeceğiz. Bu noktada çok mühim bir rol oynayacak seçim vaadimizde olan Aile ve Gençlik Bankası’nın kuruluşunu inşallah yakında gerçekleştiriyoruz. Meclisimizin onayını aldıktan sonra projeyi ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceğiz. Böylece 6 Şubat’ta asrın felaketini yaşamış ve hemen her şeyini kaybetmiş gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız. Daha sonra Karadeniz doğalgazı ve Gabar petrolünden sağlayacağımız finansman ile projelerimizin kapsamını peyder pey genişleteceğiz. Devreye alacağımız diğer destekler ile hem aile yapımızı yoksulluk ve sapkınlık tehdidinden koruyacak hem de gençlerimize sahip çıkacağız. Bu konudaki kararlılığımızı sadece seçim meydanlarında değil tüm dünyanın huzurunda Birleşmiş Milletler kürsüsünden de ifade ettim, ifade ettik.

“Mücadeleyi küresel ölçekte sürdüreceğiz”

Çok açık ve net bir şekilde aile müessesesini bekleyen tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Bu çağrımızın pek çok ülkede makes bulduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz. İnşallah akıl, izan, vicdan ve basiret sahibi tüm toplumların da desteği ile bu mücadeleyi küresel ölçekte sürdüreceğiz.

Hakkında Editör

Taraf olmayan, habercilik yapan Ekonet Haber, bağımsız özgür, tarafsız habercilik ilkesini benimsemiş olup, hakkın ve haklının yanında yer almayı ilke edinmiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Tüketiciyi aldatanlara 11 ayda 223,9 milyon lira ceza kesildi!

Reklam Kurulu’nun kasım ayı toplantısında kasım indirimleri ile ilgili yapılan uygunsuzluklarla ilgili 151 dosyaya 19 …

Bir yanıt yazın