Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hukuk ve demokrasi içinde uluslararası platformları da kullanarak Batı’yı veba gibi saran kültürel ırkçılıkla mücadele etmek durumundayız. Hiç şüphesiz bunun yolu da güç birliği yapmamızdan geçiyor.” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle çevrim içi düzenlenen 36’ncı İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Toplantısı’nın Açılış Oturumu’na canlı bağlantıyla iştirak ederek katılımcılara hitap etti. Toplantının hayırlara vesile olmasını temenni eden Erdoğan, “Gönül isterdi ki her yıl olduğu gibi bu sene de sizi İstanbul’da ağırlayalım ancak tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle bu sene toplantımızı çevrim içi yapmak durumunda kaldık. İnşallah bu sıkıntılı dönemi en az zararla atlatıp önümüzdeki toplantıları yine yüz yüze gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz.” diye konuştu.
Salgın nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, hasta olanlara da şifa dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevla’dan bizi, İslam dünyasını ve tüm insanlığı bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, yakın zamanda vefat eden Kuveyt Emiri Şeyh Sabah, İslam Ticaret Odası Başkanı Şeyh Salih Kamil ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcısı Ahmed Senyomo’yu rahmetle yad etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Batıyı veba gibi saran ırkçılıkla mücadelenin yolu güç birliği yapmamızdan geçiyor
Merhum Şeyh Sabah’ın sağduyusu, bilgeliği ve uzlaştırıcı şahsiyetiyle tüm bölgeye tesir etmiş, son derece saygın bir lider olduğunu söyleyen Erdoğan, Şeyh Sabah’ın barış ve refahın temini yolunda yaptığı katkıları her zaman şükranla hatırlayacaklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bizler her zorlukla beraber bir kolaylığın, her sıkıntıyla beraber bir ferahlığın olduğuna inanan insanlarız. Yaşadığımız her hadiseyi hem bir imtihan hem de bir ibret vesilesi olarak görürüz. Kovid-19 salgınıyla beraber karşılaştığımız sıkıntılarda da hepimiz için geleceğe dair çıkarılması gereken dersler vardır. Öncelikle bu salgın bize din, dil, ırk ayrımı gözetmeden tüm insanlığın aynı kaderi paylaştığını, aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Salgın, aynı zamanda planlı hareket etmenin, gereken yatırımları zamanında yaparak acil müdahale ve krizlerle baş edebilme kabiliyetimizi güçlendirmenin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.”
“Elimizdeki imkanları seferber etmeliyiz”
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler olarak bu gerçekler ışığında atılacak adımları planlamaları gerektiğine inandığını belirten Erdoğan, “Sağlık boyutunun yanı sıra salgının ekonomik etkilerini azaltmak, üretim ve talebin devamlılığını sağlamak için elimizdeki imkanları seferber etmeliyiz.” diye konuştu.
Turizmin salgının en çok vurduğu sektörlerin başında geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle bu yılki oturumun da temasını oluşturan turizm sektörümüzde rekabetin ve girişimciliğin güçlendirilmesini gayet başarılı bir şekilde göstermeliyiz. Dış ticaretimizin de salgın sürecinde ağır bir tahribat yaşamaması için ticareti teşvik edici ve kolaylaştırıcı önlemleri devreye sokmalıyız. İSEDAK kapsamında üye ülkelerimiz arasındaki ticaretin artırılmasına yönelik atacağımız adımların önemini bilhassa vurgulamak istiyorum.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Tercihli Ticaret Sisteminin uygulamaya konulmasına yönelik harcanan çabaları takdirle karşıladığına değinerek “2021 yılı başında yapılmasını teklif ettiğimiz Ticaret Müzakereleri Komitesi Toplantısı sistemin yürürlüğe girmesi için kritik bir adım olacaktır. İstanbul Tahkim Merkezi’nin kurumsal yapısını tamamlayabilmesi için gerekli kurulların teşekkülünü de hızlandırmalıyız.” dedi.
Teşkilat olarak üzerinde hassasiyetle durmaları gereken bir diğer konunun “helal gıda” olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “helal gıda” standardı ve belgelendirilmesine yönelik faaliyetlerin bir süredir devam ettiğini ancak tüm çabalara rağmen üye ülkeler arasında arzu ettikleri koordinasyonu tesis edemediklerini anlattı.
İslam Ticaret Odasını, İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü ile iş birliği halinde gereken gayreti göstermeye davet eden Erdoğan, “Müslümanlar olarak bu sene sadece salgınla değil aynı zamanda Batı ülkelerinde yükselen İslam düşmanlığı ile de mücadele ediyoruz. Bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimize ait iş yerleri, evler, ibadethaneler, okullar hemen her gün Neonazilerin saldırısına maruz kalıyor. Müslüman kadınlar başörtülerinden dolayı sokakta, çarşıda, otobüste, vapurda ya hakarete ya da fiili tacize uğruyor. Düşünce ve basın özgürlüğü kılıfı altında mukaddes değerlerimiz çiğnerken Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselam’a yönelik alçakça saldırılar düzenleniyor.” ifadelerini kullandı.
“Sessiz kalma lüksümüz yok”
Bugün “lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmayan birçok Batılı devlette” Müslümanlara yönelik hukuksuzlukların sıradan bir vaka haline geldiğini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hatta İslam ve Müslüman düşmanlığı kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet başkanı seviyesinde himaye edilen bir politikaya dönüşmüştür. Açık konuşmak gerekirse İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’daki Musevilere karşı yürütülen linç ve nefret kampanyasının aynısına bugün Müslümanlar muhatap olmaktadır. Tıpkı 1940’ların Avrupalı Yahudileri gibi Müslümanlar dışlanmakta, ötekileştirilmekte, medya ve siyasetçiler eliyle bir günah keçisi haline getirilmektedir. Bu nefret furyasında sadece Müslümanlar değil etnik kimliği, dış görünüşü, kökeni, dili, dini, farklı olan diğer kesimler de nasibini almaktadır. Hiçbirimizin bu vahim tablo karşısında sessiz kalma lüksü yoktur. İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı ile mücadele etmek, o topraklarda yaşayan kardeşlerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Milyonlarca insanımızın hak ve hukukunu kifayetsiz siyasetçilerin ihtiraslarına kurban edemeyiz. Medyanın tiraj kaygısının geleceğimizi zehirlenmesine izin veremeyiz. Hukuk ve demokrasi içinde uluslararası platformları da kullanarak Batı’yı veba gibi saran kültürel ırkçılıkla mücadele etmek durumundayız. Hiç şüphesiz bunun yolu da güç birliği yapmamızdan geçiyor.”
“Coğrafyamızın kalkınmasına katkıda bulunmalıyız”
İslam ülkeleri olarak ne kadar çok üretirim yapılırsa, ekonomiler ne kadar güçlendirilirse sözlerinin ağırlığının da o derece artacağını vurgulayan Erdoğan, bunun için hammadde veya yarı mamule dayalı bir ihracat yapısı yerine katma değerli üretim ve ticarete dönük adımların sıklaştırılması gerektiğini kaydetti. Erdoğan, “Tasarruflarımızı yatırımlara tahvil ederek hem kendi insanımızın istihdamına hem de coğrafyamızın kalkınmasına katkıda bulunmalıyız. Toplumlarımızı, özellikle gençlerimizin geleceğinin dünyasına, geleceğin teknik, ekonomik ve sosyal şartlarına en iyi şekilde hazırlamalıyız. Son günlerde şu gerçeğin herkes tarafından idrak edildiğine inanıyorum, geleceğin dünyasında faize ve tahakküme dayalı mevcut ekonomik sistem, yerini risk paylaşımının esas olduğu katılımcılığa bırakacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Uzun vadeli büyük altyapı yatırımlarının finansmanı için “Sukuk” gibi ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılmasının bu noktada önemli olduğunu aktaran Erdoğan, “Ayrıca milli paralarla ticaret gibi, ekonomimiz ve ticaretimiz üzerindeki kur baskısını ortadan kaldıracak özgün çalışmalara da hız vermeliyiz. Tüm bu hususlar için İSEDAK bize eşsiz bir platform sunuyor.” dedi.
“İSEDAK Kudüs Programı’yla burayı ekonomik olarak güçlendirmeyi hedefliyoruz”
İSEDAK Çalışma Grubu toplantılarının düzenli şekilde yapılmasını takdirle karşıladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu çalışmalarda yer alan tüm üye ülkelerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Koronavirüs salgınının başlangıcında İSEDAK Başkanı olarak tüm üye devlet başkanlarımıza bir mektup yazarak bu sıkıntılı dönemden daha da güçlenerek çıkacağımızı dile getirmiştim. Süreçte birçok devlet başkanı kardeşimden çok müspet cevaplar aldım. Sizlerin katkılarıyla başlattığımız İSEDAK Kovid Müdahale Programı’nın hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye olarak destek ve dayanışma çağrımızı sadece sözde bırakmadık. Yaptığımız yardımlarla bir fiil gerçeğe dönüştürdük. Talep eden tüm ülkelere ve uluslararası kuruluşlara ayrım gözetmeksizin tıbbi malzeme ve ekipman desteğinde bulunduk. Şu ana kadar 44’ü İslam dünyasından olmak üzere 156 ülke ve 9 uluslararası kuruluşa toplamda yardımlarımızı ulaştırdık. Kudüs, Hazreti Nebi’nin ‘Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin.’ diyerek ümmetine emanet ettiği mübarek bir beldedir. Filistin Meselesi, hepimizi oraya getiren İslam İşbirliği Teşkilatının da kurulmasına vesile olan yapı taşlarından birisidir. Kudüs’e sahip çıkmak için İSEDAK kapsamında yeni bir proje başlattık. İSEDAK Kudüs Programı’yla hem burayı ekonomik olarak güçlendirmeyi hem de Kudüs halkının sosyoekonomik şartlarını bir nebze olsun iyileştirmeye hedefliyoruz. Filistinli kardeşlerimizin refahını artıracak bu programa siz üye ülkelerimizin de gerekli desteği vereceğine inanıyorum. Kudüs’e yönelik tacizlerin arttığı, işgalci İsrail rejiminin saldırılarını yoğunlaştırdı bir dönemde bizim dayanışmamız çok önemlidir. Aramızdaki birlik, beraberlik ve etkin bir işbirliği, Filistin davasında da diğer alanlarda da başarımızın anahtarı olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 36. İSEDAK Toplantısı’nda yapılacak istişarelerin ve alınacak kararların, üye ülkelere hayırlı olması temennisinde bulundu.
Toplantı, üye ülkelerin temsilcilerinin katılımı ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında devam etti.
Toplantının kapanış konuşması, yarın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay tarafından gerçekleştirilecek.
Göz Atmak İster misiniz?
Tüketiciyi aldatanlara 11 ayda 223,9 milyon lira ceza kesildi!
Reklam Kurulu’nun kasım ayı toplantısında kasım indirimleri ile ilgili yapılan uygunsuzluklarla ilgili 151 dosyaya 19 …