Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) yapılan
açıklamada, Yeni Ekonomi Programı kapsamında bankaların mali yapılarının
ve aktif kalitelerinin belirlenmesi amacıyla mali bünye değerlendirme
çalışmaları yapılacağı ve bu çalışmaların sonuçlarına göre gerektiğinde
bankaların mali yapılarını güçlendirecek tedbirler alınacağının
kamuoyuna duyurulduğu anımsatıldı.
Değinilen çalışmalar, BDDK
tarafından ilgili kamu otoriteleri ile yakın iş birliği içerisinde
yürütüldüğü ve tamamlandığı ifade edilen açıklamada, şu ifadelere yer
verildi: “Bu çalışmalar kapsamında, Kurumumuz tarafından bankalarda
kredi bazında detaylı incelemeler yapılmış, bunun neticesinde,
kredilerin sınıflandırılmasına dair mevcut düzenlemelerden çok daha
ihtiyatlı bir yaklaşım çerçevesinde, yakın izlemeye alınması veya takip
hesaplarına aktarılacağı öngörülen krediler çeşitli varsayımlar altında
yeniden belirlenmiştir.
Kredi sınıflandırmalarında yapılan bu
değişikliklerin bankaların sermaye yeterlilik rasyolarına etkileri
hesaplanırken, sınıflama değişikliklerinin zamana yayılarak değil hemen
yapılacağı ve yeniden sınıflandırılan krediler için aynı sınıftaki diğer
kredilerin ortalama karşılık oranlarına uygun şekilde karşılık
ayrılacağı varsayılmıştır. Ayrıca, bu yılın ağustos ayında Kurumumuz
tarafından yürürlüğe konan sermaye yeterlilik rasyoları hesaplamalarına
dair iki geçici düzenlemenin etkileri göz ardı edilmiştir.”
Açıklamada,
ihtiyati yaklaşım ve varsayımlar çerçevesinde, bankaların olası aktif
kompozisyonlarında yapacakları değişikliklerin etkileri göz ardı
edildiğinde, gelecek yıl içerisinde bankacılık sektöründe kredilerin
takibe dönüşüm oranının yüzde 6’ya yükselebileceğinin, sermaye
yeterlilik rasyosunun ise yüzde 15,5’e gerileyebileceğinin tahmin
edildiği bildirildi.
“Makro stres testleri kurumumuz tarafından izlenmektedir”
Basel
III uygulamalarına göre asgari sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 8
olduğu halde, Türkiye’de yüzde 12’lik ihtiyatlı bir oran hedeflenerek
uygulandığı aktarılan açıklamada, mali bünye çalışmaları neticesinde
hesaplanan oranın her iki seviyenin de oldukça üzerinde olduğu
kaydedildi.
Açıklamada, bankaların mali durumundaki bu olumlu
görünüme rağmen, son dönemde kamu bankaları ve özel bankalar sermaye
tabanını güçlendirmeye yönelik adımlar attığı, sermaye artırımı veya
sermaye benzeri kredi temini ile ihtiyatlı duruş sergilediği
belirtilerek, şunlar ifade edildi:
“Mevcut durumda sektörün
kârlılık performansı da içsel sermaye üretimi yoluyla sermaye
yeterliliğini desteklemektedir. Makroekonomik dengelenme süreci boyunca
kurumumuz mali bünye analiz çalışmalarına devam edecektir. Bu kapsamlı
ve kredi bazlı çalışmalara ek olarak, yılda asgari iki kez yapılan makro
stres testleri ile bankaların sermaye ve likidite açısından
makroekonomik şoklara karşı dayanıklılığı kurumumuz tarafından
izlenmektedir. Ayrıca, ‘Bankaların İç Sistemleri ve İçsel Sermaye
Yeterliliği Değerlendirme Süreci Hakkında Yönetmelik (İSEDES)’
kapsamında bankalar, kurumsal yönetim, risk yönetimi ve sermaye
yeterliliğiyle ilgili detaylı senaryolar içeren durum analizi
raporlarını hazırlayarak Kurumumuza her yıl sunmaktadır. Sonuç olarak,
söz konusu çalışmalar neticesinde bir bütün olarak sektörün sağlıklı ve
güçlü yapısını koruduğu ve mevcut sermaye yapısının aktif kalitesi
kaynaklı riskleri yönetebilecek seviyede olduğu tespit edilmiştir.”