Aziz Dağtekin yazdı
Siyonist ve Evanjelist akıl bölgemizde bilhassa Otadoğu’da huzur ve sükunet istemiyor. Yıllardır vesayetçi güç olarak PKK’yı Türkiye’ye musallat eden, onları eğitip donatan hatta finanse eden şeytani akılın dün de İran Cumhurbaşkanı Reisi’ye suikast düzenlediği yönünde ciddi iddialar var.
Suikast diyorum çünkü bunun başka izahatı yoktur. Bu suikast bize merhum Muhsin Yazıcıoğlu’na yapılan helikopter kaza kırımını hatırlatıyor. Aynı şeytani akıl tarafından, keza aynı eski bir helikopter vakasının oluş şekli bu gerçeği daha fazla saklamıyor. Gerçi helikopterin eski model olması çok önemli değil. Reisi’yi ikna edip helikopterle gidelim, havadan gidelim denilmesi ayrı bir soru işareti. Hava şartlarına rağmen Reisi’yi helikopterle götürmek de bir suikast girişimidir. Reisi’nin önemli noktalarından biri, Hamaney’den sonra İran dini lideri olabileceğiydi. Bu gerçekler ışığında Türk asıllı olan İbrahim Reisi’nin kaza kırım öncesi İsrail ve ABD’ye meydan okuması ve sonrasında bu vahim suikastın gerçekleşmesi kuşkuları arttırıyor.
Bir diğer açmaz ise, İran yönetiminden çelişkili açıklamaların yapılmasıdır. Bu çelişkili açıklamaların bir izahı olmalıdır. Reisi bir iç çekişme sonucu mu, yoksa dış güçlerin girişimi sonucu mu suikasta uğradığı ayrıca cevap arayan bir başka tartışma konusu. Bu korkunç olayın en vahim tarafı, nasıl olur da bir ülkenin Cumhurbaşkanı havada korunaksız ve başka hava araçlarıyla desteksiz olarak havadan uçuşa ikna edilmesidir.
Birçok çelişki ve şeytani akılla örülü bu suikast sonrası arama tarama çalışmaların aksatılarak ya da helikopterin iniş yaptığı yerin bilinçli olarak koordinatlarının gizlenmesi bize merhum Muhsin Yazıcıoğlu suikastını hatırlatıyor. Her şeytani akılın bir hesabı vardır ama, Allah’ın bambaşka hesabı var. Rabbim Reisi’ye ve beraberindekilere yardım eylesin. Biliyoruz ki, yumurtaya can veren rabbimiz Reisi’yi de koruyacaktır.