Borsa İstanbul Genel Müdürü Murat Çetinkaya, uluslararası standartlarla uyumlu bir Türk lirası referans faiz oranı olan TLREF’i oluşturduklarını belirterek, “TLREF’e dayalı swap işlemleri yaygınlaştıkça faiz riskini yönetmek için bankacılık sisteminin dolar kullanmasına, bu kaynağı yurt dışına göndermesine gerek kalmayacak” dedi.
Ziraat Bankası, dün Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayımladığı açıklama ile TLREF’e endeksli, 3 ayda bir değişken faizli kupon ödemeli borçlanma aracı ihraç edilmesi için çalışmalara başladığını duyurdu. TLREF’e dayalı olarak gerçekleştirilen bu ilk ihracın büyüklüğü 750 milyon lira olurken, tamamını 81 kurumsal yatırımcı aldı.
Borsa İstanbul AŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Çetinkaya, Ziraat Bankası’nın ardından diğer bankaların da seri bir şekilde benzeri ihraçlar yapmalarını ve değişken faizli krediler vermelerini beklediklerini söyledi. TLREF’in Türk lirası varlıklar için önemini anlatan Çetinkaya, dünyanın en önemli gösterge değişken faizi olarak anılan LIBOR’un 2021’den sonra ilan edilmeyeceğini anımsattı.
‘TLREF’İ OLUŞTURDUK’
Çetinkaya, G-20 ligindeki ülkelerin artık gerçek işlemlere ve manipule edilemeyecek işlem derinliğine sahip piyasalarda oluşan gecelik faizlere dayalı bir altyapı kurmaya çalıştığını belirterek, “Biz finansal sistemin yeni bir pusula aradığı bu konjonktürde Türk lirası için büyük bir fırsat gördük. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) da desteğiyle BİST Repo Piyasasında zorunlu karşılık uygulaması kaldırılınca, BİST olarak iki repo piyasamızı birleştirerek likiditeyi konsolide ettik ve uluslararası standartlarla uyumlu bir Türk lirası referans faiz oranı olan TLREF’i oluşturduk.” diye konuştu.
TLREF kural setinin uluslararası akreditasyonunu güçlendirmek için kurulan Daimi Komite’nin, Hazine ve Maliye Bakanlığı, TCMB, Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) ve Borsa İstanbul temsilcilerinden oluştuğunu aktaran Çetinkaya, şunları kaydetti:
“Avrupa Kalkınma ve Yatırım Bankası (EBRD) da sürecin paydaşı olacaktır. TLREF, repo piyasamızda çok yüksek hacmin geçtiği gecelik işlemlerden türetilen, finansal sistem tarafından kolaylıkla erişilebilir bir referans faiz oranıdır. LIBOR’a karşı en önemli üstünlüğü, organize piyasada herkesin gözü önünde gerçekleşen işlemlerden türetilmesiyle kazandığı şeffaflıktır. Bir sonraki adımda TLREF bazlı daha uzun vadeli işlemler için Overnight Indexed Swap (OIS) eğrisi oluşturmaya odaklandık. Buradaki amacımız her iki bacağı da Türk lirası olan faiz takası anlaşmalarının altyapısını oluşturarak bankalarımızın orta ve uzun vadeli TL faiz risklerini döviz likiditelerini kullanmadan yönetmelerine olanak sağlamak.”
‘KUR VE FAİZ RİSKİNİ YÖNETME İMKANINA KAVUŞAĞIZ’
Murat Çetinkaya, TLREF ile Türk lirası üzerinde dolara ihtiyaç duymadan faiz swap altyapısı oluşturulmasının neler sağlayacağına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, “Bankalarımız uzun vadeli TL finansman sağlamak, daha da ziyade sabit faizli uzun vadeli TL kredilerinin faiz riskini yönetmek için yurt dışında milyarlarca dolar tutmak durumunda kalıyor. Kredilerin hızlandığı dönemlerde, bu rakamın 25 milyar doların üzerinde seyrettiği zamanlar oldu. TLREF’e dayalı swap işlemleri yaygınlaştıkça faiz riskini yönetmek için bankacılık sisteminin dolar kullanmasına, bu kaynağı yurt dışına göndermesine gerek kalmayacak. Değişken döviz faizine değil de TLREF’e dayalı bir swap mekanizması finansal sistemin kaynakları daha etkin kullanmasını sağlayarak kredi maliyetlerini düşürmeye yardımcı olacak.” ifadelerini kullandı.
TLREF’in Türk lirasında uzun vadeli faiz riskini yönetme imkanını nasıl sağladığını bir örnekle açıklayan Çetinkaya, şunları söyledi:
“10 yıl vadeli konut kredisi aldığınızı düşünün. Aylık ödemeleriniz belli ve sabit. Banka size bu krediyi mevduat müşterilerinden topladığı kısa vadeli, faiz dalgalanmalarına açık değişken maliyetli kaynakla kullandırmak zorunda. Bankanın sizden her ay ne alacağı 10 yıl boyunca sabit, fakat mevduat müşterilerine ne ödeyeceği aynı zaman zarfında oldukça değişken. Buna faiz riski diyoruz. Bankalarımızın bu riski bertaraf etmek için en sık kullandıkları yöntem yabancı bankalarla takas ettikleri dövizi teminat gibi kullanarak bunun karşılığında uzun vadeli sabit faizli TL fonlama yaratmak. Mevduat TL, krediyle alınan konutun fiyatı TL, işlem her açıdan yerli ama ortaya çıkan faiz riskini yönetmek için döviz likiditesine ihtiyaç duyuyoruz. Bu yapı finansal sistemdeki dolarizasyonu perçinliyor. Yerli yabancı her kurumun üzerinde mutabık olduğu bir değişken faizimiz, TLREF’imiz olursa döviz ile TL anaparayı takas etmemize gerek kalmadan sadece sabit ve değişken TL faiz takas anlaşması yaparak faiz riskimizi yönetme imkanına kavuşuruz.”
Çetinkaya, TLREF yerleştikçe, şirketlere yabancı para yerine uzun vadeli TL kredi kullandırılmasının mümkün olacağını, böylece reel kesimin toplam kur riskinin azalabileceğini dile getirdi.
Şirketlerin faiz takas işlemleri yaparak bilanço yapılarına göre sabit ve değişken faiz arasında tercih ve geçiş yapabileceğinden bahseden Çetinkaya, böylece tüketim ve yatırım talebinin kur ve faiz dalgalanmalarından çok daha az etkileneceğini, ekonomik aktivitedeki oynaklığın azalacağını vurguladı.