Alman fırkateynin Doğu Akdeniz’de Türk gemisini durdurarak hukuk dışı bir arama yapmasını “Türkiye’nin egemenlik haklarına doğrudan bir taarruzdur” sözleriyle değerlendiren Müstefi Tümamiral Cihat Yaycı, AB Zirvesi öncesi, Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere koz elde etmeye kalktıklarını ancak başarılı olamadıklarını söyledi.
Müstefi Tümamiral Cihat Yaycı, Yunan komutan idaresinde bir Alman fırkateynin Akdeniz’de Türk gemisine baskınına açıklamalarda bulundu. Bu asker çıkarmanın ne anlama geldiğini değerlendiren Yaycı, “Uluslararası hukuk ve uluslararası deniz hukukuna göre; bu kabul edilemez bir davranış. Çünkü, bayrak devletin rızasının alınması lazım. Bayrak devletin rızası, eğer Türk bayraklı gemi olmasa dahi, neticede donatanı Türk ya da personeli Türk ya da malı Türk ise yine de bayrak devletin, Türkiye’nin mutlaka rızasının alınması gerekir. Kitle imha silahlarının taşınması, uyuşturucu madde taşınması ya da insan kaçakçılığı yapılması veya izinsiz telsiz yayını yapması durumunda dahi, SUA sözleşmesinin 2005 yılında yapılan değişikliklerine göre, 4 saat öncesinden bayrak devletine müracaat edilmesi, bayrak devletinin müsaadesinin beklenmesi ve ona göre hareket edilmesi gerekir. Şu anda tamamen bayrak devletin rızası olmaksızın gemiye helikopterle zoraki iniş yapılmış” dedi.
“BU TÜRKİYE’NİN EGEMENLİK HAKLARINA SALDIRIDIR”
Bu durumun Türkiye’nin egemenlik haklarına doğrudan bir taarruz olduğunu belirten Yaycı, “Benim şu anki açık kaynaklardan edindiğim bilgilere göre, bu Türkiye’nin egemenlik haklarına doğrudan bir taarruzdur. Neticede, bayrak devletleri o ülkelerin gemilerinin üzerinde de yetkisi olan devlet demektir. Egemenlik yetkisi olan devlet demektir. Bayrak devletin gemi üzerinde yönetsel ve yargısal yetkisi vardır. Gemi bir nevi o devletin toprağı demektir. Dolayısıyla bu alenen bir deniz haydutluğudur. Yapılan şey tamamen bir deniz haydutluğudur. Bunun iyi niyetle ya da şu veya bu şekilde bir mazeretle kabul edilmesi mümkün değildir. Mutlaka bunu yapanlardan, sorumlulardan hesap sorulmalıdır. Bu dünya tarihinde, modern tarihte görülmemiş bir haydutluk anlayışıdır. Hem de burnumuzun dibinde yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
Fırkateynin Alman, komutanının ise Yunan olmasını hatırlatan ve AB Zirvesi öncesi Türkiye’ye karşı koz elde edilmeye çalışılmasına dikkat çeken Cihat Yaycı, “Şöyle bir şey var. Yakında Avrupa Birliği zirvesi var. Ve Irina harekatının komutanı Yunanlı bir subay. Bu baskın Avrupa Birliği’nin Irina harekatı kapsamında yapılıyor. Bu operasyonun yapıldığı gemiye çıkma faaliyetini yapan Alman gemisi… Şimdi, bu AB’nin harekatı. Avrupa Birliği Zirvesi öncesinde burada sanıyorum herhalde umutları şuydu; “Biz bir şekilde burada silah vs. buluruz. Bu kanunsuz davranışımız meşru hale dönüşür. En azından Biz bunu yaptık silahlar vs. bulduk, bunlarda şuraya buraya taşınıyordu” gibi Türkiye’ye karşı bir yaptırım kozu elde etmek için yapılmış beyhude bir çaba. Beyhude, hukuksuz, kabul edilemez, saldırgan ve haydutça bir çaba. Türkiye’nin mutlaka bunu çok kuvvetlice gündeme getirecektir” diye konuştu.
Türk gemisinin süratini düşüren ve yolundan engelleyen askerler, Türkiye’den izin almadan yapılanın hukuki olmadığı yönündeki ikazlara uymayarak tüm konteynerleri de açarak aradı. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren aramanın ardından gemide insani yardım malzemesi, yiyecek, boya gibi maddeler dışında bir şey olmadığını anlayan askerler, daha sonra gemiden ayrıldı.