Cinsiyet eşitliği “eş cinsellik” tuzağına dikkat!

Türkiye, S-400 krizinden daha büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Cinsiyet eşitliği adı altında sanki kadın erkek eşitliğiymiş gibi oluşturulan algı operasyonunda asıl hedef Türk İnsanının aile yapısını bozmaktır.
Belediyelerin, spor kulüplerinin yarışa girdiği “cinsiyet eşitliği” eğitimimiz başlamıştır kampanyaları akıl almaz boyuttadır. Belediyelerin ve spor kulüplerinin sanki yapacak başka işleri yokmuş gibi cinsiyet eşitliği adı altında “eş cinsellik” propagandası yapmaları akıllara ziyandır.
LGBT projesi adı altında başlatılan ve finansmanı SOROS tarafından sağlanan Türk aile yapısını bozmaya yönelik olan bu projeyi devlet-millet el birliği ile bertaraf etmeliyiz. Bu belaya karşı koymazsak Müslümanlar olarak Lut Kavimi gibi helakımızı bekleyeceğimiz günlerin eşiğindeyiz demektir. Düşünün neslimizi ve ümmeti Muhammed’i tehdit eden ve SOROS tarafından finanse edilen “eş cinsellik” diğer adı “LGBT” belası günümüzde kirli eller aynı zmanda Avrupa Birliği uyum yasaları tarafından öyle normalleştirildi ki artık ne var ya bundan denilir hale getirildi.
Düşünün! Kızınız evlendikten sonra kocasının eşcinsel olduğunu, erkek kardeşinin erkek sevgilisi olduğunu, hafız olacak kadar dinde ilerleyen kızlarımızın hemcinslerine ilgi duyduklarını duyunca boynunuzdan aşağı kaynar su dökülmüş hale gelmez misiniz?
Cinsel Eşitlik pardon “eş cinsellik” projesi ile yürütülen bu felaket içerikli kampanya o kadar yumuşatılmış ki akıl sır erdirilemez. Şimdi Anadolu İnsanı ve Müslüman bireyler olarak, biri bize dese ki damadınız lezbiyen veya geliniz eş cinsel tepkiniz ne olurdu? Hemen kaşının üstüne yumruğu indirirdiniz değil mi?
Şimdi felaket belli. Öyleyse şu soruyu kendi kendimize net olarak soralım cevabını da kendimiz bulalım. Ne oluyor ismi ‘Muhammed, Aişe’ olan evlatlarımıza? Bu çocuklar gökten zembille inmiyor ki, bizim kucaklarımızda gelenek ve göreneklerimiz ışığında büyüyorlar. Sosyal medyanın patlamasıyla birlikte aile içinde sohbet kalktı. 7’den 70’e her aile bireyinin elinde cep telefonu. Soru soran aile bireyine bomba gibi patlayacak duruma gelmişiz. Niye? Çünkü sosyal medya her şeyin önüne geçilmiş de ondan. Şu an sosyal medyada büyük bir “eş cinsellik” algı operasyonu oluşturuluyor. Ne kadar cinsiyetsiz insan varsa, popüler olmuş durumda. Ve hepsinin bir tek ortak noktası var. Görkemli hayat ve zenginlik. Nerede bir eşcinsel tip görsek, hepsi havuzlu villalarda oturuyor, son model giyiniyor, şoförlerle geziyor. Tam da gençlere özendirilen o hayatın sefasını sürüyorlar.
Peki bu nasıl oluyor? Nereden geliyor bu değirmenin suyunun kaynağı? Elbette, tankla-topla giremedikleri ülkelerin ahlakını örf ve adetlerini gelenek ve göreneklerini çökertip, biyolojik olarak savaş açan eller, her türlü imkanı ve finansmanı sağlıyorlar.
Bu sapıklığı finanse edenler lağımı, çiçek bahçesi gibi göstererek süslemekteler. Bu insanlar, birer proje olarak sunuluyor ve büyük paralarla destekleniyorlar.
Her şeyin geni ile oynayan vampirler şimdilerde toplumun aile yapısı ile oynamaya koyuldular. Neymiş? Cinsel eşitlik. Haydi oradan kime yutturuyorsunuz siz bunları? Zaten bütün bu melanetler Avrupa Birliği denilen o melun Haçlı Kulübünün dayatmasıyla bu milletin birçok değerleri çalındı mı? Ahlaken çökertildik. Madden çökertildik. Şimdi de sıra aile yapımızda.
Biliyorsunuz bu vampirler insanoğlunun her şeyi ile oynadılar. Meyveden tutunda bebeklere varan her şey ile oynadılar. En son Fetüslerden alınan “DNA”lar, aşı yoluyla bebeklere enjekte ediliyor. Peki sonuç ney? Gen çakışması işim efendim. Bu gen çakışması denilen illet ne biliyor musunuz?
Kız bebekten alınan gen, erkek bebeğe yüklendiğinde bu genler çakışır ve oğlunuz 7 yaşında bebeklerle oynamaya başlar, 18’inde “Ben hemcinslerimden hoşlanıyorum” der!
Kızınız; erkeksi hareketler sergiler, “Ben kız gibi hissetmiyorum!..” diye bir gün isyan eder!
Kaç tane cinsiyet değiştirme davası var hiç adliyelere gidiyor musunuz? Bu işin şakası yok artık. Kimse bu tehlikeyi ne inkâra etmeye nede görmemezlikten gelmeye kalkmasın. Çünkü tehlike artık sınırlarımızda veya gümrük kapılarımızda değil ailemizin içinde olacak. Bu tehlikeyi görmek veya fark etmek için artık uzaklara gitmemek lazım. Görmüyor mu gözlerimiz yeni neslin halini? 90’ların neslini kısır, 2000’lerin neslini eş cinsel yaptılar. Çünkü ağababaları, Soros’lar ve Rockefeller böyle talimat veriyor.
Bu vampirler büyük resmi görmememiz için de her şeyi küçük parçalara böldüler. Bu parçaları veya parçacıkları anlamadık, anlayamadık. Çünkü hakikati söyleyenler ya taşlandı, ya öldürüldü.
Bugün parkinson ilaçlarından tutun birçok ilacın prospektüsünde yan etki olarak “Kişilik değişimi…” diye yazar. Kim oturup düşünüyor bu ibare üzerinde Allah aşkına? Nedir bu Kişilik değişimi? Bu şu demektir: Bu ilacı kullandıktan sonra, eş cinsel olabilirsin, zinakâr olabilirsin, kumarbaz olabilirsin kişiliğin değişir artık sen, sen olmaktan çıkarsın deniliyor ama biz anlamıyoruz ki. Çünkü okuma alışkanlığımız kalmadı. Okuma alışkanlığımızı kaybettiğimiz için bir şey olmaz diyerek okuma ihtiyacı duymuyoruz. Velhasıl berbat ve tehlikeli bir nesil planlamasıyla karşı karşıyayız!
15 sene sonra Türkiye’de asker kalmayacak, o güne kadar ölürsem merhum Aziz Dağtekin böyle yazmıştı dersiniz. Erkeklerin birçoğu “LGBT” denilen akıma kapıldı. Sağ kalanlar genç yaşta tiroid, insülin, kalp hastalıkları ile mücadelede. Ve en önemlisi; şu an doğan 58 çocuktan 1’i ise otizm oluyor. Bunu ben değil, istatistikler söylüyor.
Günden güne ise bu oran düşmekte. Eğer anneler veya aileler uyanmazsa 10 sene sonra 5 çocuktan 1’i otizm olacak.
Tam da istenildiği gibi değil mi? Bunların yüzde 70’i ise erkek. Kalır mı sanıyoruz bu ülkede er oğlu er. Bırakırlar mı bizim yakamızı. Ortadoğu coğrafyasını yak yık. Ne kadar tarihi eser ibadethane varsa yerle bir et. Dünyanın hakimi benim dercesine Afrika’yı sömür, Yemen’i susuzluktan kırdır, Arakan’ı katlet, Ortadoğu’yu işgal et yangın yerine çevir ama Türk gençliğine gizlenmiş zehir ile şifa dağıt. Hem de ne şifa?

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

İran kime hizmet ediyor?

Aziz Dağtekin Yazdı İran gerçekten boş olduğunu bir kez daha kanıtladı. İran devlet olduğu günden …

Bir yanıt yazın