Türkiye’nin ilerleyişini engellemeye çalışan bazı iç gruplar var. Biz uçamaya kalkıştığımızda her defasında kanatlarımızı yolan bu grup ne acıdır ki yurtdışında değil, kendi içimizde. Emperyalizm denilen kavram yurtdışından gelip de bizimle doğrudan kavga etmiyor. Emperyalizm bu ülkenin içindeki uşaklarıyla bizi kavgaya tutuşturup, bıyık altından kıs kıs gülüyor.
Çok şükür ki Türkiye’yi sıkıştığı her yerde açan bir maymuncuğu var. Dünyanın birçok yerinde ve şu anda Ukrayna’da konuşulanlardan bir tanesi de Türk SİHA’ları. 1948’de uçak yapan bir teknolojiye sahip olan Türkiye’nin ilerleyen yıllarda nasıl durdurulduğundan yola çıkarsak şunu görürüz. 1960’ların başında uçak yapan bir ülke konumundan olan Türkiye araba yapalım mı yapmayalım mı noktasına getirilmiş. Bu ülkede vatanını sevmeyen hainlik eden, emperyalizme uşaklık eden bir güruh var.
Bu kiralık oldukları kadar karanlık olan emperyalizmin yerli uşakları ülkenin ilerlememesi için ellerinden gelen her gayreti ziyadesiyle gösteriyorlar. Bunların hainlikleri 1960’lara dayanıyor. 1960’ların bugünden hiç bir farkı yok? Hatta ve hatta dünden daha da kötüyüz. O dönemde televizyon, internet yok sadece radyo ile okuma alışkanlığını kaybettiğimiz gazeteler var. O dönemde Türkiye’nin neyi yapıp yapamayacağını bilemeyebilirsiniz. Sizi birisi aldatabilirdi ama bugün her şeyi görme imkanımız var. Bunları görmüş olmanıza rağmen hala aksini söylüyorsanız öncekilerin mazereti olur ama bugünkülerin bilmeme mazereti de yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluşunun yüzüncü yılına giderken bu ülkenin uçmasını bekleyenlerin haklı yönleri var.
Ancak Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru gidiyoruz ama memleketin içinde yerli ve milli olmak için mücadele edenlerle etmeyenler arasındaki kavga daha birinci günkü gibi aynı kızgınlıkta. Biz vatanseverlerin sayısı fazla ancak unutmayalım ki, kalabalık mücadele etmediğimiz, konuşmadığınız sürece hep kısık sesliler olarak anılırız. Türk’e kısık seslilik yakışmadığı gibi durmak da yakışmaz.
Unutmayalım!
Bu kavga doğruyla yanlışın, emperyalizm ile mücadelesidir. Onun için doğruları görelim susmayalım. Susarsak kayıp edenlerden oluruz.
Ülkemizde son 20 yılda birçok konuda değişimler olduğunu, yerli ve milli savunmada gelişmeler yaşandığını görmezden gelmek, ateşe benzin dökmeye benzer. Düşünün 1990’ların ortasında dünyanın en çok silah ithal eden 3. ülkesi olan Türkiye’nin şu anda savunma sanayine yatırım yapmada 15. sırada yer alması hatta İHA SİHA ihraç eden ülke olması birçok kesimi rahatsız etmiyor mu sizce?
Hamdolsun çok güzel bir teknolojimiz var. Türkiye’yi sıkıştığı yerde açan bir maymuncuk gibi üstün bir silaha sahibiz. Dünyanın birçok yerinde aynı zamanda Ukrayna’da konuşulanlardan bir tanesi de Türk SİHA’ları. Dünya bizi konuşuyorken biz ise, emperyalizme hizmet için hala kendimizle kavga ediyoruz. Gelin titreyip kendimize dönelim sen ben kavramını kaldırıp biz olalım. Bu davanın bir cihan-ı şümul davası ve hilal ile haçın kavgası olduğunu unutmayalım. Bizden söylemesi….