AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Türkiye Cumhuriyeti devleti, karşısındaki güç ve kuvvet kim olursa olsun milli güvenliğine yönelik bir tehdit olduğu zaman bu tehdidi bertaraf etmek için anında harekete geçecektir. Bu konuda güvenlik güçlerimizin hassasiyeti, Cumhurbaşkanımızın talimatları çok açıktır” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), toplantısının ardından basın açıklamasında bulundu. Çelik, MKYK toplantısında, iç ve dış gelişmeler ile sosyal gelişmelerin değerlendirildiğini söyledi. Yerel seçimlere dönükte bir değerlendirmenin yapıldığını kaydeden Çelik, Medya Tanıtım Başkanlığının da çeşitli hazırlıklar ile ilgili sunum gerçekleştirdiğini belirtti.
“Cumhurbaşkanımız şehadet haberini alınca ailesiyle görüştü”
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin bir saldırı sonucu şehit olması ile ilgili sorulan soru üzerine, “Cumhurbaşkanımız şehadet haberini alınca ailesiyle görüştü. Diğer 2 yaralımızın ameliyatta olduğu, durumlarının iyi olduğu haberi geldi. Ağır bir saldırı. Kendilerinin hayırlı haberlerini bekliyoruz. Cenazeye katılım konusunda şehit emniyet müdürümüzü gerek hükümet olarak gerek parti olarak son yolculuğunda yalnız bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
“Bu çağrıları masum çağrılar olarak görmüyoruz”
Fatih Portakal’ın tepki çeken sözlerini değerlendiren Çelik, “Toplumsal taleple Vandallığı birbirinden ayırmak lazım. Bir eski CHP yöneticisinin ve bir sunucunun sorumsuz bir şekilde paylaşımda bulunması dikkat çekici. Bu kadar yer yakılıyor, yıkılıyor, günlerdir süren eylemlerde insanlar zarara uğruyor ve artık bu demokrasi konusunda çok öne çıkan bazı aktörler bile bunun bir vandalizme dönüştüğünü, hükümetin tehdit edildiğini değerlendirirken bu şahısların bu şekilde teskin edici rol oynaması gereken siyasilerin ve medya mensuplarının aksine tahrik edici rol oynaması manidardır. Bunlar, kendi partilerinin, kendi televizyon kanallarının benzer bir vandalizmle karşı karşıya kalmasını mı istiyorlar. Başkaları üzerinden bunların çok rahat konuşuyorlar, sokağa çok kolay çağrı yapıyorlar. Bu sorumsuzluk karşısında haklı tepkiler var. Haklı tepkiler karşısında yargı yoluna başvuranlar da var. AK Parti’de bunu yakından takip ediyor. Vandalizm ve demokrasi bir arada yaşamaz. Vandalizmede, aşırı güç kullanımına da karşıyız. Bunu saf bir toplumsal talep olarak görmemek lazım. Bu çağrıları masum çağrılar olarak görmüyoruz. Vandalizme ve barbarlığa dönük davetler olarak görüyor, güçlü bir şekilde kınıyoruz” diye konuştu.
“Seçilmiş hükümete karşı alerjisi olan bir yaklaşım”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2019 bütçesini ‘darbe yönetimi bütçesi’ diye nitelemesinin sorulması üzerine Çelik, konuya ilişkin şunları söyledi:
“Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşması bir ülkenin meselelerine nasıl vakıf olunmaz, Türkiye’nin ikinci partisi olmasına rağmen ülke meselelerinden nasıl uzak bir yaklaşım içerisinde olunur bunun ibretlik bir örneğidir. Cumhuriyet tarihinde en vasıfsız ve en içeriksiz konuşma Kılıçdaroğlu tarafından gerçekleştirilmiştir. 15 Temmuz’daki darbe girişimini hafifletmek, onun yerine meşru hükümeti suçlamak, FETÖ’nün darbe girişimini sulandırmak, hafifletici sebepler aramak şeklinde bir yaklaşım devam ediyor. Seçilmiş hükümete karşı alerjisi olan bir yaklaşım. Her kim ki, 15 Temmuz’dakine darbe girişimi dedikten sonra 20 Temmuz’a darbe diyorsa, 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle ideolojik akrabalıktan kurtulamıyor demektir” yorumunu yaptı.
Erdoğan ile Bahçeli yarın 16.00’da görüşecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yarın saat 16.00’da görüşeceği bilgisini paylaşan Çelik, “Cumhurbaşkanımız ile Bahçeli arasında son derece açık diyalog kanalları var. Yarın saat 16.00’da bir araya gelecekler. Her iki genel başkanın programlarının uygunluğuna göre planlandı. Bizden Mehmet Özhaseki ve MHP’den Sadir Bey teknik görüşmeleri sürdürüyorlar. Bu iki değerli arkadaşlarımız genel başkanlara vardıkları sonuçları bildiriyorlar. Yapılan müzakereler neticesinde gelinen noktada tekrar bilgi verdiler. Bu bilgiler çerçevesinde yarın 16.00’da bu görüşme gerçekleşecek. Bir mutabakat arayışı söz konusudur. Bu mutabakat arayışının esası, cumhur ittifakının önümüzdeki yerel seçimlerden en güçlü çıkmasıdır. Bununla ilgili olarak iki değerli arkadaşımız teknik düzeyde neler yapılabiliri görüşüyorlar. Siyasi kararlar, Cumhurbaşkanımız ile Bahçeli arasında verilecektir. Bu görüşmenin arkası da gelecektir. Başka teknik görüşmeler, başka siyasi görüşmeler her zaman söz konusu olacaktır. Mutabakat tam olarak gerçekleşene kadar illerle ilgili somut bir şeyler söyleyecek durumda değilim” dedi.
Danıştay’ın, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline başörtüsü serbestisi kararına yönelik sorulan bir soruya Çelik şu cevabı verdi:
“Savcının ortaya koyduğu mütalaa maalesef Türkiye’yi geçmişte bu zararları veren ve bugün de geriye götürmeye çalışan bir anlayışın temsilcisi olarak görülmüştür. Neyse ki karar doğru bir şekilde çıkmıştır. İnsanlar kendi kişisel tercihleri doğrultusunda kamusal alanda yer alabilirler. O zihniyetin hatırlanması bakımından iyi olmamıştır ama sonuç olarak sağlıklı bir karar ortaya çıkmıştır.”
“Onun vaat olarak ortaya koyduğu şeyi biz zaten uyguluyoruz”
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşmasında 1 Ocak 2019 itibariyle CHP’li belediyelerde asgari ücretin 2200 TL olacağını açıklamasına ilişkin Çelik, şunları kaydetti:
“Normalde kendisinin ürettiği bir kaynaktan bunu söylemiyor, merkezi bütçeden aktaracak. Belediyelerde çalışan taşeron işçilerin belediye şirketlerine geçişi sürecinde en büyük sorun ve direncin yaşandığı belediyeler CHP’li belediyelerdi. Bu belediyelerde örgütlü sendikalar tarafından da kamuoyu tarafından da çok iyi bilinmektedir. Kendisinin vaat ettiği bu durumun ki bu tip vaatlerin hiçbirini hayata geçiremedi. AK Parti’li belediyelerde ne şekilde olduğunu araştırdık ve sonuç olarak; kamu işçilerinin bu imkanları Kılıçdaroğlu’nun vaat ettiğinin çok ötesinde. Bu genel merkezimiz açısından da geçerlidir. Onun vaat olarak ortaya koyduğu şeyi biz zaten uyguluyoruz.”
“Suudi Arabistan bizimle iş birliği yapmalıdır”
Çelik, Suudi Arabistan’ın, Cemal Kaşıkçı cinayeti şüphelilerini iade etmeyeceğine yönelik açıklamalarının sorulması üzerine, “Hiç kimseyi peşinen suçlamıyorum ama hiçbir şekilde bu olayın örtülmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu tarihe kaydedilecek en ağır, en vahim, en alçakça cinayetlerden bir tanesidir. Aradığımız şey hakikattir. Gerçeğin ortaya çıkması için tam bir iş birliği içinde olunması gereklidir. Bu örtbas edilecek bir eylem değildir. Şeffaf, uluslararası saygınlığı olar bir soruşturma şeklinde bunların ortaya çıkması gerekir. Bizim bu talebimiz karşılanmış olsaydı bütün dünyaya gerçeğin ortaya çıkması için iş birliği yapmak istediklerini göstermiş olacaklardı. Ama bu talebimize olumsuz yanıt vererek gerçeğin ortaya çıkması için herhangi bir iş birliğinde bulunmayacaklarını, şeffaf bir soruşturmadan uzak durduklarını göstermiş oldular. Bazı ülkelerin bunu yumuşatmaya çalıştığını, silah satmak için, bir takım çıkarlar için ilkeli arayışı aşındırmaya çalıştığını görüyoruz. Bütün bu çıkarların ötesinde ilkeli tutumumuzu sürdürüyoruz. Bir kere daha şunu talep ediyoruz: Suudi Arabistan makamları, gerçeğin ortaya çıkarılması için, yapanların ve emri verenlerin kim olduğunun açığa çıkması için bizimle iş birliği yapmalıdır” diye konuştu.
“Bir sunum söz konusu değildir”
Çelik, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ABD ziyareti ile ilgili, “ABD senatosunun herhangi bir organına, komitesine resmi bir sunum söz konusu değildir. Güvenlik forumunun inisiyatifi çerçevesinde çeşitli komitelere ait birkaç senatörle bir buluşması söz konusudur. Bu seyahatlerin genel bilgisi Cumhurbaşkanımızın bilgisi dahilindedir. Dün de seyahat dönüşü MİT Başkanı Cumhurbaşkanımıza bu detayları arz etmiştir” dedi.
“Tehdit görüldüğü anda harekete geçmek konusunda herhangi bir tereddüt yoktur”
ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’un, Suriye’nin doğusunda istikrarın sağlanması için 35 – 40 bin yerel gücün eğitiminin tamamlanması gerektiği açıklamalarını değerlendiren Çelik, “ABD’nin, Suriye’nin kuzey doğusunda 35-40 bin kişiyi eğitmesi ile ilgili haberler konusunda büyük bir hassasiyetimiz olduğunu duyurmak isterim. Bunların hiçbirini iyi niyetli yaklaşımlar olarak görmüyoruz. Orada 35-40 bin kişiyi eğitmekten bahsetmek, Türkiye Cumhuriyeti açısından oradaki terör unsurlarına yeni bir destek olarak okunur ve hiç kimsenin kuşkusu olmasın; Türkiye Cumhuriyeti devleti, karşısındaki güç ve kuvvet kim olursa olsun milli güvenliğine yönelik bir tehdit olduğu zaman bu tehdidi bertaraf etmek için anında harekete geçecektir. Bu konuda güvenlik güçlerimizin hassasiyeti, Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde çok açıktır. Burada 35-40 bin kişilik bir kuvvetin eğitileceğinin Amerikalı en üst düzey askeri yetkililer tarafından dile getirilmesi ve burada aylardır terör örgütlerine bu kadar tır dolusu silah gönderilirken Türkiye’nin sınırının dibinde milli güvenliğini tehdit edecek oluşumları seyretmesini hiç kimse beklememelidir. Bu konuyu çok yakından takip ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti açısından tehdit görüldüğü anda tehdidin bertaraf edilmesi için harekete geçmek konusunda herhangi bir tereddüt yoktur” ifadelerini kullandı.
Göz Atmak İster misiniz?
İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde gergin anlar
CHP’li vekillerin Bakan Ali Yerlikaya ve beraberindekilerin salona girişini engellemeye çalışmasıyla itişmelerle başlayan İçişleri Bakanlığı’nın …