Gurbete mektup!

Aziz Dağtekin Yazdı

Hayat, bazen en sevdiklerinden uzak kalmanın acısını, zamanın sararmış yüzüyle birlikte sunar. Bir anne, bir baba, en derin özlemleriyle çocuklarını düşündüğünde, kalpten kalbe bir bağın acısı ve huzuru arasında sıkışıp kalır. Özlem, bazen kelimelere sığmaz; fakat yüreğin derinliklerinden kopan bir çığlık gibi yükselir. İşte tam böyle bir zaman diliminde, Polonya’da gurbet hayatı süren oğlum Oğuzkan ile Hatay’ın Hassa ilçesinde Özel Eğitim Öğretmenliği yapan oğlum Alperen’e duyduğum özlem, içimde bir türküye dönüşür. Adeta sevda dolu dizelerde yankı bulur.
Özlemim her zaman bir türküye dönüşür. Aramızdaki mesafeler, bizi yıldızlardan uzaklaştırsa da, yüreğimin derinliklerinde kaybolan hiçbir duyguyu unutmadım. Polonya’nın soğuk sokaklarında Oğuzkan’ı düşündüğümde, bir kuşun kanatlarını çekişini izler gibi hissederim. Hatay’daki Alperen’e olan özlemim ise daha derindir, ona duyduğum özlem de içimi yakar. Oğuzkan’ın gittiği yollar, Alperen’in geceleri nişanlısının özlemini gidermek için baba ocağına geç geldiğin saatler, her biri bir arada sığdırılmak istenen bir hayal, bir umut işte.
Oğuzkan’ım!
Gözlerim, yıllar önce elini tutup, yavaşça yola çıktığın günü unutamıyor. Polonya, o zamanlar senin gurbet yolculuğuna çıktığında çok uzak bir yer gibi görünse de, bugün içimde hissettiğim boşluk, o kadar yakınlaştı ki, her an hissettiğim derin hüzünle o mesafeyi daha yakın ve yoğun hale getiriyor. Seninle gülüp sohbet ederken, bana her konuda danışırken, mimiklerinle konuşurken, bir an bile bu anın sonlanacağını düşünmedim. Ama şimdi… şimdi, bir gün gelip gurbete gitmek zorunda kalman, yüreğimi nasıl yaktı, nasıl acıttı, anlatmaya kelimeler yetmez.
Oğuzkan’ın gidişiyle evdeki her köşe sessizleşti, her an bir eksiklik hissettirdi. Onun yemek yerken yaptığı küçük mızmızlıklar, bir soruyu sorarken dudaklarının kenarındaki hafif gülümsemesi, göğsümde duyduğum o güvenli hışırtı… Bunlar, artık sadece birer anı olmaktan çıkıp kalbimde büyük bir boşluğa dönüştü. Oğlum, seninle geçen her anı hatırlıyorum; ilk kahvaltını yaptığın, elimdeki ekmeği sana uzattığım o anı. Hani, bir lokma ekmeği önce bana verirsin de, sonra “Baba, bir tane daha” dersin ya… O zamanlar o kadar basit, o kadar doğal bir şeydi ki, şimdi her bir hatıra acı bir özlem olarak dönüp geliyor. Bütün bunlar içimi acıtıyor. Oğlum, seninle geçirdiğim her anın değeri şimdi daha bir katmerli oldu, gurbetin soğukluğunda, anılarımızın derinliklerinde biriken hüzünle yaşıyorum.
Bir de, öteki evladım Alperen’in Hatay Hassa’ya gitmesi var. Oğlum, Alperen, seninle de her anımı düşündükçe, yine yemek masasında geçirdiğimiz o zamanlar, hep bir arada olduğumuz o sessiz ama huzurlu anlar… Ne kadar değerliymiş! Ne zaman yemek yiyecek olsan, “Baba, biraz tuz atar mısın?” dediğinde, o küçük şey bile seninle kurduğum bağın bir parçasıydı. Oğlum, bir baba, çocuğuyla yemek yerken, yediğini bile hissetmeden zaman geçer; sohbetle, bazen suskunlukla, ama en önemlisi her şeyin anlamı sadece evlatla geçirilen zamanlarda saklıdır. O tatların, o gülüşlerin, o sohbetlerin özlemi, bir baba için ne kadar da zor oluyormuş, bunu şimdi sizler yokken daha iyi anlıyorum.
Bilirim, gurbetin acısı, her zaman bir yuvadan kopan bir parça gibi hissettirir. Oğlum Oğuzkan, seni düşündükçe, bu uzaklık ne kadar da derinleşiyor. Senin de benim gibi ayrı topraklarda, aynı gökyüzüne bakarken bir yabancı gibi hissedeceğini bilmek, yüreğimi burkuyor. Kendi toprağından, kendi evinden, annenden, babandan uzak olmanın acısını ne kadar derinden his ettiğini biliyor gibiyim ama O eski tanıdık yemeklerin, sokakta yürürken duyduğun tanıdık seslerin özlemi seni derinden sarmış mı?
Ve Oğlum Alperen, Hassa’da olmanın getirdiği uzaklık da içimi acıtıyor. Bu gam ve hüzün yüklü ayrılıklar bir babanın içini kemirirken, bir yandan da ona duyduğu sevgiyle taşar. Evlat, bu gurbet, gözlerinin derinliğine yerleşmiş o hüzün, belki yıllar sonra bir dönemin hatırası olacak, ama ben burada her an baba sevgisiyle özlemle sizi bekliyor olacağım. Sesinizi duymak, o eski mimiklerinizle yine “Baba, ne yapıyorsun?” demenizi duymak, hayalini kurduğum tek şeylerden biri. Bir baba için, evlat gurbete gittiğinde, tüm evin içindeki huzur, tek bir kişiye dönüşür. O kişinin her hareketini, her bakışını, her gülümsemesini, her sohbetini hatırlamakla geçer zaman.
İşte bu yüzden her baba, evlatlarının her adımını takip etmek ister. Neşesini, acısını, gururunu ve yorgunluğunu… İşte bu yüzden ben, sizin gurbetteki günlerinizde hep o eski hatıralarınızı hatırlayacağım. Oğullarım, sizleri çok seviyorum. Nerede olursanız olun, hangi uzak köşede, kalbim hep sizinle olacak. Ne gurbette ne de zamanın akışında kaybolacak bir şey yok. Çünkü kalbinizin derinliklerinde, evin sıcaklığını bulduğunuz her an, ben hep yanınızda olacağım.
Bunu yazarken bile, gözlerimde iki oğlumun siluetlerini görmek, beni hem hüzünlendiriyor hem de sevgiyle sarıyor. Ey hayat dedikleri gurbet, bazen sadece bir türkü, bazen ise yüreğimizde hiç bitmeyen bir sevdasın. Bu sevdayı ve özlemi gurbet acısı hisseden bütün babalara hissettiren bir mektup, bir türkü olup ulaşmalısın. Duy artık sesimizi, bitir bu acı dolu gurbet türküsünü!..

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Devlet Bahçeli’den TÜSİAD’a sert çıkış: Bu söylem vesayetçilik ve şark kurnazlığı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TÜSİAD’ın hükümetin ekonomi ve hukuk politikalarına yönelik eleştirilerine sert bir …

Bir yanıt yazın