Libya’nın kaderi Berlin’de masaya yatırılıyor! Kim ne istiyor?

Libya’da Muammer Kaddafi’nin devrildiği 2011’de başlayan ve hala devam eden iç savaşın çözümü için uluslararası toplum tekrar bir araya geliyor. Peki, Fransa ve İtalya’da başarısız olan toplantıların ardından Almanya’nın başkenti Berlin’de toplanacak konferansa hangi ülkeler katılacak? Bölgede hangi ülke, neyi istiyor?
Almanya’nın başkenti Berlin, 19 Ocak’ta Libya konulu konferansa ev sahipliği yapacak.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 12 ülkeden devlet ve hükümet başkanları ile Birleşmiş Milletler dahil dört çok uluslu örgüt Berlin’deki konferansa davet edilmiş durumda.
Konferans Almanya Başbakanı Angela Merkel’in davet ve girişimiyle gerçekleşiyor.
“Berlin Süreci” adı verilen konferansla Almanya, ateşkesin ve akabinde barışın sağlanması çabalarını desteklemek istediğini belirtiyor.
Tarafların talep ve önerileri dinlenecek.
BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin de bulunacağı masada, ilk etapta bağlayıcı kararların alınması beklenmiyor.
ÖNCELİKLİ TALEPLER
Peki ağırlıklı olarak sahada savaşan gruplar ve uluslararası aktörlerin yer alacağı konferansta hangi konular masada olacak ve taraflardan ne istenecek?
– Öncelikli olarak mahkum ve ölü savaşçıların değişimi gibi güven arttırıcı önlemler alınması
– Ateşkesi sağlayabilme adına aradaki düşmanlıkların bir kenara bırakılması
Libya kaderi Berlin’de masaya yatırılıyor! Hangi ülke, ne istiyor? – – Sivil yerleşim birimleri, altyapı, petrol tesisleri ve hayati öneme sahip diğer yerlerde güvenliğin sağlanması
– Tüm taraflardan Birleşmiş Milletler terör örgütleri listesinde bulunan gruplarla aralarına mesafe koyması
– IŞİD ve diğer örgütlerle bağlantılı kişilerin mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasağı getirilenlere yönelik bu yasağın uygulanması5 / 19
– Sivil yerleşim birimleri, altyapı, petrol tesisleri ve hayati öneme sahip diğer yerlerde güvenliğin sağlanması
– Tüm taraflardan Birleşmiş Milletler terör örgütleri listesinde bulunan gruplarla aralarına mesafe koyması
– IŞİD ve diğer örgütlerle bağlantılı kişilerin mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasağı getirilenlere yönelik bu yasağın uygulanması

SİLAH AMBARGOSU
– Konferansta taraflara BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya yönelik silah ambargosuna bağlı kalmaları gerektiği hatırlatılacak
– BM’nin yaptırım uygulananlar listesinde bulunan kişi ve gruplara verilen (her türlü) desteğin kesilmesi istenecek
– Libya’da ‘terör faaliyeti yürüten’ her birey ve grubun bu eylemlerinden ötürü sorumlu tutulmasının sağlanması çağrısı yapılacak
– Tüm taraflardan silah ambargosu ihlalleri veya silahlı gruplara gelecek desteği gözetleme ve denetleme görevine katılmayı taahhüt etmesi istenecek

BERLİN SÜRECİ NEDİR?

Alman hükümeti, Berlin Süreci’ni şu ifadelerle tanımladı:
“Berlin Süreci, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres ve BM Libya Özel Temsilcisi Ghassan Salame çatışmayı sonlandırma çabalarını desteklemeyi amaçlıyor. Nisan 2019’da çatışmaların patlak vermesinin ardından, Salame, tansiyonun daha fazla yükselmesini durdurma ve Libya’da taraflar arası uzlaşı planı sundu. Amaç, çatışmanın tarafları üzerinde etkisi olan uluslararası aktörlerle diyalog halinde, BM’nin himayesinde Libya içi siyasi süreç için çerçeve koşulları yaratmaktı. Böylesi bir diyalog hayati önem taşıyor. Zira çatışma, öncelikle dış aktörlerin faaliyetleriyle şekilleniyor.”
Konferansa Türkiye, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Kongo Cumhuriyeti, İtalya, Mısır, Cezayir’in yanı sıra BM, AB, Afrika Birliği ve Arap Birliği temsilcilerinin katılacağı, UMH Başbakanı Fayiz el Serrac ve Libya’nın doğusundaki silahlı güçlerin lideri General Halife Hafter davet edildi.
Daha önce Libya konusunda yürütülen Berlin Süreci kapsamında çalışma düzeyinde 5 toplantı yapılmıştı.
Yunanistan, konferansa davet edilmediği gerekçesiyle Almanya’ya tepkisini dile getirmişti.

LİBYA’DA AKTÖRLER KİM? HANGİ ÜLKE NEYİ İSTİYOR?
Libya’da Muammer Kaddafi’nin devrildiği 2011’de başlayan iç savaş hala sürüyor.
Birleşmiş Milletler’in (BM) siyasi çözüm çabaları da bugüne kadar başarıya ulaşmış değil.
İki farklı hükümet tarafından yönetilen ve coğrafi olarak da üçe bölünmüş durumda olan Libya’da yabancı ülkelerin de bu çatışmaya giderek daha çok müdahil olması ve farklı grupları desteklemesi çatışmaların sürmesinde önemli rol oynuyor.
Libya’nın Trablus ve Sirte gibi batısındaki şehirleri BM tarafından desteklenen ve uluslararası alanda tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti; doğu kesimlerini ise Tobruk merkezli General Halife Hafter’e bağlı gruplar kontrol ediyor. Libya’nın büyük oranda çöl olan güney kesimlerinin kontrolü de yerel aşiretlerin elinde.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Rusya, Fransa, Katar ve İtalya da Libya’daki duruma bir şekilde dahil olan ülkeler arasında yer alıyor.
Libya’da sahada etkili olan siyasi aktörler kimler ve hangi ülke, ne istiyor?

Mustafa Fayez al-Sarraj

2016 yılında BM’nin arabuculuğunda varılan anlaşma çerçevesinde kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin başbakanı ve Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin de başkanı.
Haftar, Trablus ve Misrata bölgelerini kontrol ediyor. Buralardaki yerel milis güçlerinin yanı sıra Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere İslamcı örgütler ve eski Savunma Bakanı Osama el Cuveyli’ye bağlı güçlerin de desteğini alıyor.
Sarraj, aynı zamanda Türk hükümetinin de Libya’da desteklediği grubu temsil ediyor.
Türkiye, nisan ayında Trablus’a karşı başlatılan taarruz karşısında Sarraj yönetimine insansız hava araçları ve ekipman desteği vermeye başladı.
Sarraj, Kasım ayı sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul’da yaptığı görüşmenin ardından deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin bir mutabakat muhtırası imzaladı.
Geçen hafta içerisinde de Sarraj hükümeti, bir mektup yazarak Türkiye’den resmen asker talep etti.
Türkiye’nin bu desteğinin arkasında Sarraj’ı destekleyen gruplar arasında Libya’da Müslüman Kardeşler’in de olması ve bu gruba yakın bir isim olmasının etkili olduğunu söyleyenler de mevcut.

Libya kaderi Berlin’de masaya yatırılıyor! Hangi ülke, ne istiyor? – General Halife Hafter Libya’nın üçte ikisi General Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu’nun kontrolü altında bulunuyor.
General Halife Hafter özellikle 2014’ten bu yana güçlendi ve ülkenin stratejik yerlerini ele geçirmeye başladı.
Hafter, Türkiye ve Katar’ı Libya’da İslami bir yönetim kurmaya çalışmakla suçluyor. Temmuz ayında Hafter’e bağlı güçler, altı Türk denizciyi rehin aldı ve daha sonra serbest bıraktı.
Hafter, özellikle 2019 yılında İslamcı gruplara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı ve nisan ayında da Trablus’a karşı taarruza geçti.
Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin askeri desteğini aldığı biliniyor. Hatta Mısır ve BAE’nin Libya Ulusal Ordusu’na destek vermek amacıyla hava operasyonları düzenlediği de belirtiliyor.12 / 19

General Halife Hafter

Libya’nın üçte ikisi General Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu’nun kontrolü altında bulunuyor. General Halife Hafter özellikle 2014’ten bu yana güçlendi ve ülkenin stratejik yerlerini ele geçirmeye başladı.
Hafter, Türkiye ve Katar’ı Libya’da İslami bir yönetim kurmaya çalışmakla suçluyor. Temmuz ayında Hafter’e bağlı güçler, altı Türk denizciyi rehin aldı ve daha sonra serbest bıraktı.
Hafter, özellikle 2019 yılında İslamcı gruplara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı ve nisan ayında da Trablus’a karşı taarruza geçti.
Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin askeri desteğini aldığı biliniyor. Hatta Mısır ve BAE’nin Libya Ulusal Ordusu’na destek vermek amacıyla hava operasyonları düzenlediği de belirtiliyor.

Türkiye

Türkiye, 2011 yılında iç savaşın başlangıcından bu yana Libya’da aktif ülkeler arasında yer alıyor.
Önce Muammer Kaddafi’ye karşı mücadele eden ve Bingazi’de yoğunlaşan silahlı grupları destekleyen Türkiye, Libya’da iki farklı hükümetin ortaya çıkmasının ardından Sarraj’a destek verdi.
Türkiye’nin özellikle Hafter’in operasyonlarının yoğunlaştığı dönemde insansız hava araçlarıyla (İHA) Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçlere destek verdiği bildiriliyor.
Ayrıca, silah ve özel harekatçıların da Libya’ya gönderildiği iddia ediliyor.
Türkiye, kasım ayında Sarraj hükümeti ile deniz yetki alanları ve güvenlik alanında bir işbirliği anlaşması imzaladı.
Türkiye’nin özellikle Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama faaliyetlerle başlayan yeni mücadele alanında elini güçlendirmesi için Sarraj’ın iktidarda kalması ve yapılan anlaşmanın uygulanması gerekiyor.

Mısır
Mısır da Hafter’i destekleyen ülkeler arasında başı çekiyor.
Libya iç savaşının ilk yıllarında doğudaki silahlı grupların liderliğini yapan Hafter’in ülkenin doğu komşusu Mısır ile işbirliğinin bu dönemlerde başladığı belirtiliyor.
Mısır, özellikle 2013 yılındaki askeri darbeden bu yana Müslüman Kardeşler başta olmak üzere radikal olduğunu düşündüğü İslamcı grupları ciddi bir güvenlik tehdidi olarak görüyor.
Mısır hükümeti, ülke sınırları içerisinde İslamcılara karşı yoğun operasyonlar düzenlerken, Libya’daki Sarraj yönetiminin de bu grupları desteklediğini düşünüyor.
Mısır’ın ayrıca Libya’ya yönelik çok ciddi ekonomik çıkarları da bulunuyor. 1991 yılındaki Körfez Savaşı’ndan bu yana Libya’dan aldığı ucuz petrol uygulamasının anlaşmasının ülkenin istikrara kavuşmasının ardından da devam ettirmek istiyor.
Ayrıca, savaşın sona erip Libya’nın yeniden yapılandırılmasında Mısır, kendi şirket ve işçilerinin de rol almasını umuyor.

Birleşik Arap Emirlikleri
Libya’da son yıllarda giderek etkili olan ülkelerden birisi de BAE.
Geçtiğimiz yıllarda, BAE, Hafter ile Sarraj arasında siyasi bir çözüm bulunması için yürütülen müzakerelere evsahipliği yaptı.
Sarraj’ın Hafter’in ülkenin lideri olmasını kabul etmemesi üzerine bu görüşmeler başarısız oldu ve Hafter Nisan ayında Trablus’a karşı taarruza başladı.
Ayrıca Hafter’i destekleyen geleneksel ve sosyal medya mecralarının finansmanının da BAE’den geldiği yönünde iddialar da bulunuyor.
BAE, radikal İslam’la küresel çapta mücadele etme amacının bir parçası olarak Hafter’in desteklenmesi gerektiğini savunuyor.

Rusya
Uzunca bir süre her iki grupla da temasını korudu. Ancak son dönemde Rusya’nın desteğinin Hafter’e bağlı gruplara doğru kaymaya başladığı görülüyor.
Özellikle 2019 yılıyla birlikte Rusya ile Hafter arasındaki görüşmeler de yoğunlaştı.
Son dönemde Rusya’da özel bir güvenlik şirketi olan Wagner Group’un Libya’ya savaşçı yolladığı yönündeki iddialar da artmaya başladı.
Rusya bu iddiaları yalanlıyor.
Rusya’nın Libya’daki öncelikleri arasında Kaddafi döneminde yapılmış enerji anlaşmalarını devam ettirecek, istikrarlı bir yönetim kurulması var.
Ayrıca, Suriye’deki iç savaşın sona yaklaştığı bir dönemde Libya’da kendisine yakın bir yönetimin göreve gelmesi, Rusya’nın Akdeniz’deki varlığını da güçlendirecek bir gelişme olarak gösteriliyor.

Amerika Birleşik Devletleri
Libya’da NATO’nun hava operasyonları ve uçuşa yasak bölge ilan edilmesiyle Kaddafi’nin devrilmesinde önemli rol oynayan ABD, son dönemde yaşananlar karşısında net bir tutum takınmış değil.
ABD, Hafter ile doğrudan temas kuruyor. 20 yıl ABD’de yaşayan ve ABD vatandaşı olan Hafter’in CIA ile geçmişte bağlantısı olduğu yönünde de ortaya atılan iddialar var.
Hafter, Trablus’a yönelik taarruzu başlattığında dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile telefonda bir görüşme yaptı.
ABD basını bu görüşmede Amerikan yönetiminin Hafter’e operasyon için yeşil ışık yaktığını bildirmişti.
ABD daha sonra Hafter’in Libya’daki çatışmalardan sorumlu olacağına dair bir karar taslağının BM Güvenlik Konseyi’ne sunulmasına engel oldu.

İtalya
İtalya, Libya’ya coğrafi yakınlığından dolayı buradaki gelişmeleri en yakından takip eden Avrupa ülkelerinden birisi.
Libya, Akdeniz’i geçerek İtalya üzerinden Avrupa’ya ulaşmak isteyen mültecilerin Afrika’daki en önemli çıkış noktalarından birini oluşturuyor.
İtalya’nın mülteci akınını durdurmak için Ulusal Mutabakat Hükümeti ile birlikte çalıştığı ve destek verdiği belirtiliyor.
Geçen yıl Libya’da tansiyonun yeniden yükselmesinin ardından İtalyan yetkililer de devreye girerek, müzakereler yürütmüştü.

Fransa
Fransa ile Libya’da etkili bir diğer Avrupa ülkesi İtalya’nın çıkarları pek örtüşmüyor.
Fransa’nın Kuzey Afrika’daki en temel önceliğini radikal İslam ve bunun dolaylı olarak Avrupa’da yaratabileceği tehditleri kontrol altına almak.
Bu nedenle Fransa zaman zaman Libya-Çad sınırındaki radikal İslamcı gruplara yönelik hava operasyonu düzenliyor.
Fransa, Libya’da doğrudan herhangi bir taraf tutmasa da Hafter’e karşı mücadele eden bazı radikal gruplara yönelik hava operasyonları da Hafter’in sahadaki ilerlemesine yardımcı oluyor.

Hakkında Editör

Taraf olmayan, habercilik yapan Ekonet Haber, bağımsız özgür, tarafsız habercilik ilkesini benimsemiş olup, hakkın ve haklının yanında yer almayı ilke edinmiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde gergin anlar

CHP’li vekillerin Bakan Ali Yerlikaya ve beraberindekilerin salona girişini engellemeye çalışmasıyla itişmelerle başlayan İçişleri Bakanlığı’nın …

Bir yanıt yazın