Özhaseki iddiaları çürüttü: Kimsenin malında mülkünde gözümüz yok

Rezerv alan tartışmasıyla ilgili konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Bizim rezerv alan olarak ilan ettiğimiz yerler genellikle kamu arazisi zaten. Kimsenin ne malında ne mülkünde gözümüz yok. Böyle bir şey mümkün olamaz” dedi.

6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler nedeniyle 50 binden fazla canımızı kaybettik. 11 şehrimizin etkilendiği deprem bölgesinde yaralar sarılmaya devam ederken gözler bu kez de olası Marmara depremine çevrildi.

20 milyondan fazla vatandaşın yaşadığı İstanbul’da, eski konutların kentsel dönüşüme girme çalışmaları hızlandırıldı.

Bu kapsamda afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile ilgili kanun düzenlemesi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.  Kanun düzenlemesinin Meclis Genel Kurulu’ndan kabul edilmesinin ardından devletin belirlediği alardaki evlere el koyabileceğine yönelik iddialar ortaya atıldı.

İddiaları çürüttü: Rezerv alan dediğimiz yerler kamu alanları olacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki de konuyla ilgili vatandaşları rahatlatan bilgiler verdi.  CNN Türk’te Dicle Canova’nın sorularını yanıtlayan Özhaseki, rezerv alanla ilgili ortaya atılan spekülasyonlara son noktayı koydu.

İddiaları net bir dille yalanlayan Özhaseki, “Rezerv alanı dediğimiz yerler boş alanlar veya kamu alanları olacak. Mevcut yasadaki yeni yerleşim alanı tabirinde yerleşim alanları rezerv alanı sayılmayacak. Kimsenin mülkiyet hakkına zeval gelmez.” dedi.

“Herkes rahat olsun, kimsenin malında mülkünde gözümüz yok”

Sözlerine devam eden Özhaseki daha sonra ise, “Herkes endişe etmesin, evinde rahatça otursun, kimsenin malında, mülkinde, toprağında gözümüz yok. Bizim için önemli olan boş alanın bizim için kullanılabilir olması.” ifadelerine yer verdi.

“Genellikle rezerv alan olarak ilan ettiğimiz yerler boş yerler”

Özhaseki’nin konuyla ilgili ifadeleri şöyle: Milletin evlerine el koyup bakanlık ne yapacak? Olan şu: Mevcut yasada yeni yerleşim alanı olarak geçen tabir var. Onu mahkemelerimiz rezerv alanları yerleşim alanı deyince bizim yerleşim alanlarının dışında boş bir alan olarak anlıyor. O zaman şehir içinde bulduğunuz araziyi mahkeme siz yapamazsınız diyor. Ve yürütmeyi durdurma kararı veriyor.

Bizim yapacağımız kentsel dönüşüm sekteye uğruyor. Yeni yerleşim alanı tabiri çıkınca bizim kullandığımız alanlar içinde yer varsa rezerv alan olarak kullanmak istiyoruz. Biz genellikle rezerv alan olarak ilan ettiğimiz yerler boş yerler. Siz bir yerden kentsel dönüşüm yaparken, bir de gidip de milletin oturduğu evleri rezerv alan ilan edip uğraşır mısınız?

“Orada kamu alanı varsa mevcut yerleşim yerleri içerisinde, burayı biz rezerv alan ilan edelim istiyoruz”

Olmayacak tabii, orada kamu alanı varsa mevcut yerleşim yerleri içerisinde, burayı biz rezerv alan ilan edelim istiyoruz. Yürütmeyi durdurma kararı vermesinler istiyoruz. Orada belki bizim sosyal donatıya ihtiyacımız var. İlle de konut olması şart değil, orada çıkardığımız sadece üç kelimeden ibaret.

Herkes endişe etmesin, evinde rahatça otursun, kimsenin malında, mülkinde, toprağında gözümüz yok. Bizim için önemli olan boş alanın bizim için kullanılabilir olması. Eğer herhangi bir yerde binalarda siz karot örneği alarak depreme dayanıksız olduğunu kesinleştirmişseniz, burayı değiştirelim diyorsunuz, vatandaşlar bundan sonra yüzde 50’sini aşan oranda evet diyorsa işleme başlıyorsunuz. İşi hızlandırabilmek adına şu anda yüzde 50+1 şartı getirildi. Vatandaş yarıdan bir fazlası bizim konutlarımızı değiştirin diyorsa onun kendine has bir prosedürü var.

“Bakanlığım içinde kentsel dönüşümü nasıl yürüteceğimi İmamoğlu’na mı soracağım”

Bizim yapmaya çalıştığımız iki şey vardı. Kentsel dönüşümü şema halinde oturtalım, kim ne yapacak belirleyelim. Kentsel Dönüşüm Başkanlığını kurduk. Birinci Genel Müdürlük Marmara Bölgesi diye tarif ediyoruz. Bizim ne yapmak istediğimiz anlayamamışlar.

Ben kendi Bakanlığım içinde kentsel dönüşümü nasıl yürüteceğimi İmamoğlu’na mı soracağım. Ne alakası var. Arkadaşlar polemik konusunu çok seviyorlar herhalde. Hiç kimse onların elini tutmuyor ki önlerini kesecek bir nokta kadar dahi bir engelleyici yasa gelmedi. Kolaylaştırıcı yasa geldi. Tüm Türkiye için geçerli olan 5-+1 ile karar alabiliyorsunuz.

50+1 ile ruhsat da verebiliyorsunuz, tebligatta sorun vardı. Kötü niyetli insanlar yüzde 0,5’lik hissesini Kenya’da oturan bir tanıdığına satış gösteriyor. Siz kocaman bir arazide binlerce dönüşüm yaparken 0,5’lik mülkiyetin vekaletine tebligat yapamadığınız için 5 sene bekliyorduk. Siz rıza gösterebilir misiniz? Geldiler konuştuk. İstanbul’da 15 tane toplantı yaptı arkadaşlar. 15’ine İBB de katıldı, orada söyleselerdi ne diyorlarsa, şu yanlış deselerdi.

“Bin yıllık Anadolu medeniyetimizde karşımıza gelebilecek en büyük belaydı bu”

Öte yandan Mehmet Özhaseki’nin diğer açıklamaları şu şekilde: Bir deprem değil iki depremi yaşadık, ikisinin uzunluğu 3 dakika kadar sürdü. O zaman hasar daha da ağır oldu. 680 bin kadar konut, 170 bin kadar da iş yeri gibi yerler ağır hasarlı, yıkılmasını bekliyor. Devlet olarak biz bu zararları tazmin etmek zorundayız. Depremlerden 14 milyon insan etkilendi. 18 tane ilde hasar var. 850 bin konut ve iş yeri dediğiniz zaman Anadolu’da orta ölçekli 5 tane şehir demektir. Bin yıllık Anadolu medeniyetimizde karşımıza gelebilecek en büyük belaydı bu. Bütün millet ayaklandı, herkes yardım etti.

“Gelinen son noktada 179 bin kadar rezerv alanlarda konut inşaatına başladık”

Bizim belediye başkanı arkadaşlarımız aylarca orada kaldılar. Gelinen son noktada 179 bin kadar rezerv alanlarda konut inşaatına başladık. Boş bulabildiğimizi Hazine arazilerinde, zemin sorunu olmayan yerlerde mevcut yıkılan şehirlerin etrafında bulabildiğimiz yerlerde inşaata başladık.

“Yılbaşından önce 50 bin civarında konutu teslim edebileceğiz”

Aldığımız kararlarla şehirlerin meydanlarını yapalım, ana caddelerini düzgün bir şekilde yapalım diye karar aldık 70-80 bin civarında ihale ya yapıldı ya bitmek üzere neredeyse 250 bin konuta başladık. 9 şiddetinde dayanıklı köy konutu yapılması kararı çıkmıştı onun da ihaleleri çıktı 100 bin konuta yakını da böyle yapacağız. Yılbaşından önce 50 bin civarında konutu teslim edebileceğiz.

“Yerinde dönüşmek istiyorlarsa 1.5 milyon TL para vermeye devam edeceğiz”

İhale başladıktan 1 sene sonra teslim edeceğiz. Heyelanlı bölgede hasarlı yapıya izin verilmeyecek. Orta hasarlı binalar için sahipleri için ikili bir seçenek var. Diyorlarsa ki hükümet bizi düşünüyor binalar yorgun, yıkın ağır hasarlıya atın bizi, yeni binamızı verin diyorlarsa tamam, onların hepsini ağır hasarlı gibi göreceğiz, hak sahibi yapacağız yeni evlerini vereceğiz. Yerinde dönüşmek istiyorlarsa 1.5 milyon TL para vermeye devam edeceğiz.

“Önümüzdeki ayın 29’una kadar müracaat edin, nisan ayının başına kadar raporlarınızı getirin, başlayın güçlendirin”

Güçlendiririz diyorlarsa ne yapmak lazım? Önce rapor almak lazım, sonra uygun şekilde statik hesaplarını hazırlayıp müracaat etmek lazım. O süre içerisinde İçişleri Bakanlığı tarih öngördü. Önümüzdeki ayın 29’una kadar müracaat edin, nisan ayının başına kadar raporlarınızı getirin, başlayın güçlendirin. İtirazlar oluyor. Heyelanlı bölgede orta hasarlıya izin vermek heyelan geldiğinde bunların ölümünü beklemek olur. Bazen güçlendirme noktasında vatandaşın zorluğu oluyor. Birtakım hesaplarının yapılması, belediye müracaata kadar yorucu bir süreç var.

“Vatandaş orta hasarlı binasını güçlendirmek istiyorsa belediyenin yol göstericiliğinde statik hesaplar yapılacak”

Kahramanmaraş’ta karar aldık. Büyükşehir belediyemiz uzmanlarla anlaşacak. Vatandaş orta hasarlı binasını güçlendirmek istiyorsa belediyenin yol göstericiliğinde statik hesaplar yapılacak. Kendileri güçlendirecekler. Tercih vatandaşta. Vatandaş genellikle ilk deprem olduğunda kolon, bağlantı yerlerinde patlama oluyor, onun üzerini boyuyor, sıvıyor diyor ki ‘gel bak bir şey yok. Üstünkörü baktılar orta hasarlı dediler gittiler siz bunu az hasarlıya alın.’ Buna rıza gösterilemez bu doğru bir şey değil.”

Hakkında Editör

Taraf olmayan, habercilik yapan Ekonet Haber, bağımsız özgür, tarafsız habercilik ilkesini benimsemiş olup, hakkın ve haklının yanında yer almayı ilke edinmiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Tüketiciyi aldatanlara 11 ayda 223,9 milyon lira ceza kesildi!

Reklam Kurulu’nun kasım ayı toplantısında kasım indirimleri ile ilgili yapılan uygunsuzluklarla ilgili 151 dosyaya 19 …

Bir yanıt yazın