Sürmenaj psikolojiye dayalı bir hastalıktır. İş başarısını veya karyerini yükseltmek
isteyenlerin olağan üstü gayret ve çaba göstererek çok yoğun çalışması sonucunda
beyin fonksiyonlarının ve vücut dinamiklerinin tükenmesidir.
Bu hastalığa yakalanan kişi artık her şeyin bittiği zehabına kapılır ve genellikle kendi
hayatına son verir.
Bazı ülkelerde ve Japonya’da tedbir alınması gereken bir konudur. Zira yılda 3 bin
civarında sürmenajdan ölenler devleti önlem almaya zorlamıştır.
Performansa endeksli maaş sistemi insanları bu yöne sevk etmiş, aşırı çalışma
sonucu bu hastalığa düçar olmuşlardır.
Bizde, ülkemizde durum nedir?
Türkiye’de bir doktordan bahsedilir. 11 gün hiç masadan kalkmadan mesleğinde ileri
düzey sonuçlar elde etmek için çalıştı. Sonra öldü. Önce sürmenaj teşhis edildi.
Ancak daha sonra ayağından bir pıhtı koparak beyin fonksiyonlarını durdurduğu
anlaşıldı. Gazeteci Mithat Bereket için de aynı hastalığı ifade edenler var ama kati bir
teşhis ortada yok.
Yani bizde sürmenajdan ölen yok. Elbette hiç kimsenin ölümünü isteyecek değiliz.
Ancak bu durum bir gerçeği ortaya koymuş bulunuyor.
Beyin patlatarak, tüm dikkatini toplayarak çalışma yapan ve ortaya teknik, teknolojik
bir buluş ortaya koyma gayretinin olmadığını. Bilimsel bir yenilik ve gelişme bulma
başarısının görülmediğini. Olanlar da yurt dışında çalışmayı tercih etmişler.
Henüz bir cep telefonu bile, televizyon bile, daha pek çok şey yapamamış
durumdayız.
O halde İlk yapılması gereken şey, devlet kademelerinde ve özel kurumlarda başarı
ve performans kriteri ile maaş getirilmeli. 360 derece ölçümler yapılarak kişilerin
kıymeti ortaya konmalı buna göre de maaş verilmelidir.
Akşama kadar her gün hiçbir iş yapmadan maaş alan çok insan var. Zerre kadar iş
yapmayı, bir güzellik ortaya koymayı, faydalı olmayı düşünmez. Her ay maaş tık tık
geliyor. Hiçbir şey sorulmuyor. Bu da bu milleti geri bırakır. İleri gidiş olmaz ya da çok
geç olur.
Ayrıca, hiç iş yapmadığı halde çok şey yapıyormuş havası da verir. Sorsan ülkeyi
değil dünyayı o yönetiyor. Hele sosyal medyaya gelince klavye kahramanlığı
sayesinde dev adam oluyor. Kağıt adam yani!
Bundan kurtulmalıyız. Bir tek Selçuk Bayraktar’ın gayret ve çabası ile bakın neler
neler yapar olduk. Savunma sanayisinde dünyanın parmak ısırdığı üstün başarılar
ortaya konmuştur. Sonuç; bin tane Selçuk Bayraktar’ımız olduğunda ABD, AB ve
Japonya nalımızı toplar. Buraya giden yolu bulmamız lazım. Beyin patlatan, mutlak
başarıyı göğüsleyen, vatanı milleti için sürmenaja tutulan insanlar üretmeliyiz.
Elbette bu tür sonuçlara erişmek uzun zaman alacaktır. Ama biz henüz başladık mı?
Işık göründü. Doğru yola henüz giriyoruz. Arkası gelecek inşallah.