AZİZ DAĞTEKİN’İN İNCELEME YAZISI
Dünya’yı huzursuz eden son uluslararası gerginlikler, ABD ile AB’nin savaşları kışkırtıcı açıklamaları ve destekleri sonucu Rusya’nın NATO’ya karşı “ATOM” kartını çıkarması dünyayı korku sarmaktadır. Putin, atom kartıyla NATO üyesi Türkiye’yi tehdit ediyor mu? Rusya’nın nükleer tehdidi ne kadar ciddi? Ayrıca Türkiye için en büyük tehdit neresi? ABD destekli soykırımcı İsrail’in yayılmacı katliamları mı, terör mü, ABD ile AB’nin desteklediği Ukrayna-Rusya savaşı mı? Bu konuda kapsamlı bir araştırma yazısı hazırladık.
Son yıllarda dünya, büyük güçlerin stratejik hamleleri ve uluslararası güvenlik tehditleri karşısında gittikçe artan bir belirsizlik ortamına sürüklenmektedir. Özellikle Rusya’nın nükleer stratejileri, NATO’nun genişlemesi ve Türkiye’nin bu dinamiklerdeki rolü, küresel güvenlik politikalarını şekillendiren en kritik konulardan biridir. Bu makalede, Rusya’nın NATO’ya yönelik nükleer tehditlerinin ciddiyeti, Türkiye için en büyük tehditlerin hangi alanlarda toplandığı ve küresel güçler arasında Türkiye’nin konumunu 4 ana başlıkta incelmek mümkündür.
1. Rusya’nın Nükleer Tehdidi ve Türkiye
Rusya’nın nükleer kapasitesi, dünya güvenliği açısından büyük bir risk oluşturan bir faktördür. Vladimir Putin, özellikle son yıllarda NATO’nun doğuya doğru genişlemesini, Rusya’nın ulusal güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit olarak tanımlamıştır. NATO’nun genişlemesiyle birlikte, Rusya, batı sınırlarında daha fazla askeri üs ve teknolojik altyapı kurulduğunu ve bunun stratejik bir tehdit oluşturduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda, Rusya’nın nükleer tehditleri, bir caydırıcılık aracı olarak kullanıldığı kadar, gerçek bir savaş durumunda bir tehlike oluşturma potansiyeline sahiptir.
Putin’in açıklamaları, NATO’nun Rusya sınırlarına yaklaşmasını “kırmızı çizgi” olarak nitelendirdiği bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda, Türkiye’nin NATO üyesi olması, Rusya’nın stratejik planlarında özel bir yere sahiptir. Türkiye, coğrafi olarak Rusya’nın güneybatısında yer aldığından, Rusya’nın bu bölgedeki stratejik hedefleri ile doğrudan ilişkilidir. Ancak, Rusya’nın Türkiye’ye doğrudan nükleer tehditler yöneltmesi, henüz resmi olarak dile getirilmemiştir. Bununla birlikte, Rusya’nın nükleer silah kullanımı konusundaki açıklamaları, tüm dünya için ciddi bir kaygı yaratmaktadır.
Rusya’nın nükleer tehditleri genellikle küresel gücünü pekiştirme amacına yönelik bir strateji olarak görülmektedir. Nükleer silahlar, Rusya için bir caydırıcı gücün ötesinde, diplomatik pazarlık masasında önemli bir koz olarak kullanılmaktadır. Ancak bu tehditlerin uygulanabilirliği, özellikle nükleer silahların kitlesel tahribat yaratma potansiyeli göz önüne alındığında, tüm dünya için yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Türkiye, hem bir NATO üyesi hem de bölgesel bir güç olarak bu tehditlerden dolaylı olarak etkilenebilir. Nükleer çatışma ihtimali, Türkiye’yi doğrudan etkilememekle birlikte, bölgesel güvenlik ve jeopolitik dengeyi değiştirebilir.
2. Türkiye İçin En Büyük Tehdit: Bölgesel ve Küresel Dinamikler
Türkiye’nin güvenlik tehditleri, yalnızca Rusya’nın nükleer tehdidiyle sınırlı değildir. Türkiye, Orta Doğu’da stratejik bir konumda yer almakta ve çok sayıda güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu tehditlerin başında, terörizm, bölgesel çatışmalar ve uluslararası aktörlerin finansal ve askeri destekleri ile siyasi müdahaleleri gelmektedir.
a. Terör Tehdidi
Türkiye, PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinin hedefinde bir ülke olarak, yıllardır terörizme karşı mücadele etmektedir. Bu örgütlerin, hem iç güvenliği tehdit etmesi hem de sınır ötesi operasyonlar aracılığıyla bölgesel istikrarsızlığı artırması, Türkiye için sürekli bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’nin terörle mücadelesi, özellikle Suriye ve Irak gibi komşu ülkelerdeki iç savaşlar ve terörist grupların etkinlikleri nedeniyle daha karmaşık hale gelmiştir.
b. Bölgesel Çatışmalar ve İsrail
Türkiye için bir diğer önemli tehdit, Orta Doğu’daki bölgesel çatışmalardır. İsrail’in Filistin’e yönelik saldırgan politikaları, özellikle Gazze’deki soykırımcı saldırılar, Türkiye için önemli bir güvenlik endişesi oluşturmaktadır. Türkiye, Filistinlilerin yanında durarak, İsrail’in yayılmacı politikasına karşı durmaktadır. İsrail’in saldırıları ve yerleşim bölgelerinin genişletilmesi, yalnızca bölgesel bir tehdit oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’nin müttefikleriyle olan ilişkilerini de zorlamaktadır. ABD ile AB ülkelerinin İsrail’i açıkça desteklemesi, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirmekte, Türkiye’nin güvenlik stratejilerini şekillendirirken başka güçlerin çıkarları ile çelişmektedir.
c. Ukrayna-Rusya Savaşı ve Küresel İttifaklar
Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşı gibi küresel boyutlara ulaşan çatışmalarla da doğrudan ilgilenmektedir. Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmakla birlikte, aynı zamanda Rusya ile de enerji ve ticaret bağlarını sürdürmektedir. Ukrayna-Rusya çatışmasının büyümesi, Türkiye’nin NATO ile olan bağlarını güçlendirirken, aynı zamanda Rusya ile olan jeopolitik ilişkilerini zorlamaktadır. Bu dengeyi kurmaya çalışırken, Türkiye’nin güvenliği hem NATO ile uyumlu bir şekilde hem de Rusya ile ilişkilerini yönetmek zorundadır.
3. Türkiye’nin Güvenlik Stratejileri ve Uluslararası Rolü
Türkiye, NATO üyesi olarak Batı ittifakında yer alırken, aynı zamanda Orta Doğu ve Asya’daki stratejik bağlarını da güçlendirmeye çalışmaktadır. Türkiye’nin askeri gücü, bölgesel istikrar için önemli bir faktördür. Ancak, Türkiye’nin güvenliği, yalnızca askeri güce dayalı bir stratejiyle değil, aynı zamanda diplomatik manevralarla da sağlanmaktadır. Türkiye, Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan değişimlerle birlikte, dış politikasını çok yönlü hale getirmiştir. Bu çok taraflı strateji, Türkiye’nin güvenliğini artırmak için kritik bir rol oynamaktadır.
Türkiye’nin savunma stratejileri arasında nükleer caydırıcılık, yerel ve bölgesel çatışmalara müdahale, terörle mücadele ve bölgesel ittifaklar kurma yer almaktadır. Türkiye’nin bu stratejileri, ulusal güvenliğini sağlamanın ötesinde, bölgesel ve küresel düzeyde de daha geniş bir etki alanı yaratma amacını taşımaktadır.
4. Türkiye İçin En Büyük Tehdit Nedir?
Türkiye için en büyük tehdit, bölgesel istikrarsızlık ve terörizmin yanı sıra, küresel güçlerin değişen stratejileri ve buna bağlı olarak gelişen güç mücadelesidir. Rusya’nın nükleer tehditleri, kısa vadede Türkiye için doğrudan bir tehlike oluşturmasa da, uzun vadede bölgesel güvenlik dinamiklerini etkileyebilir. Aynı şekilde, ABD’nin ve AB’nin küresel müdahaleleri, Türkiye’nin çıkarlarıyla çatışan bir hal alabilir. Bununla birlikte, Türkiye’nin küresel güvenlik stratejisinde en önemli tehdit, Orta Doğu’daki sürekli çatışmalar, terörizmin yayılmasi ve İsrail’in yayılmacı politikalarından kaynaklanmaktadır.
Türkiye’nin güvenliği, sadece askeri güce dayalı değil, aynı zamanda küresel diplomasi, müttefik ilişkileri ve bölgesel ittifaklar kurma yeteneğine de bağlıdır. Bu bağlamda, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki rolü, güvenliğini sağlamada kritik bir faktör olmaya devam edecektir.