Türkiye’nin Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle Kasım ayında imzaladığı anlaşma sonrası Hafter adeta kabusu yaşıyor. Uzmanlar peş peşe aldığı yenilgiler sonrası Hafter’in seçeneklerinin azaldığını dile getiriyor. Hafter, Fransa, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Wagnere karşı Türkiye, İtalya ve Katar ile birlikte UMH’yi destekliyor. Artık Türkiye’nin bölgede savaşın seyrini değiştirdiği konuşulmaya başlandı.
Libya’da General Halife Hafter’e bağlı güçler, Trablus merkezli hükümete karşı geçen yıl Nisan ayında başlattıkları taarruzda önemli kazanımlar elde edemedi. BM’nin meşru hükümet olarak tanıdığı ve Türkiye’nin desteklediği Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) çeşitli bölgelerde Hafter’in birliklerinin ilerleyişini durdurmakla kalmadı, yer yer geri püskürtmeyi de başardı.
2011 yılında Muammer Kaddafi’nin devrilmesiyle kaosa sürüklenen ülke, 2014 yılından bu yana iki ayrı hükümetin kontrolündeki bölgelere bölünmüş durumda: Türkiye’nin siyasi ve askeri destek verdiği Fayiz es-Serrac liderliğindeki Trablus merkezli UMH İtalya ve Katar’ın da desteğine sahip. General Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu güçleri ise Tobruk merkezli hükümeti destekliyor ve ülkenin petrol zengini doğu bölgelerinde kontrolü elinde bulunduruyor. Hafter, Fransa, Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Rusya tarafından da destekleniyor.
Hafter birliklerinin geçen yıl Nisan ayında Trablus’a doğudan başlattıkları taarruza Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) havadan, Rus milislerin de muharip güç olarak destek verdiği biliniyor. “Wagner Grubu” olarak bilinen Rus paramiliter güçlerin Moskova yönetimiyle bağlantıları hala tartışmalı. Birleşmiş Milletler’in dün kamuoyuna yansıyan gizli ibareli bir raporuna gore Libya’da Wagner Grubuna bağlı 800 ila bin 200 paralı asker Hafter saflarında savaşıyor.
Türkiye’nin batıdaki Serrac’a bağlı birliklere son aylarda verdiği teknolojik ve taktik destek ise Hafter’in ilerleyişini durdurdu, hatta bazı stratejik bölgelerde Hafter birliklerinin gerilemesine yol açtı.
“SAVAŞIN SEYRİNDE ANİ DEĞİŞİM”
Avrupa’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Libya uzmanı Tarek Megerisi, Libya iç savaşının seyrinde çok ani ve hızlı bir değişime tanık olunduğunu belirterek bu değişimin hem Libya modelinin genelinde hem de güçler dengesinde kendini gösterdiğini kaydediyor.
Türkiye geçen yıl 27 Kasım’da Libya’daki UMH hükümetiyle “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması” ve “Güvenlik ve Askeri İşbirliği” alanlarında iki mutabakata imza atmıştı.
Bu mutabakatlar Nisan ayında meyve vermeye başladı. Serrac birlikleri geçen ay sahada önemli başarılara imza attı. Bu strateji kapsamında konuşlandırılan yeni hava savunma sistemleriyle Türk silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) kapsamlı ve yoğun hava saldırılarının önü açıldı. Bu da Hafter’in ikmal olanaklarıyla BAE’nin kendi İHA operasyonlarını felce uğrattı.
UMH BATI SAHİL ŞERİDİNİ YENİDEN ELE GEÇİRDİ
Bunun sonucunda Türkiye destekli UMH birlikleri karada önemli kazanımlar elde etti, Tunus sınırıyla Trablus arasındaki batı sahil şeridinin kontrolünü yeniden ele geçiren UMH, Hafter’in Trablus’a yönelik taarruzda yararlandığı, ülkenin en önemli ikinci askeri üssü olan Vatiyye hava üssünü ve Trablus’un güneyindeki Tarhuna kasabasını da geri aldı.
UMH, Suriye’den gelen yaklaşık 4 bin paralı askerin de yardımıyla Trablus cephesinde de istikrarlı ilerleme kaydetti. Analistler, Türkiye’nin bu müdahaleyle, Libya’da BAE’yi devre dışı bırakabileceğini ve Hafter’in Trablus’a ilerlemesine izin vermeyeceğini gösterdiği değerlendirmesinde bulunuyor.
“TÜRKİYE HAFTER’İN SAVAŞ ÇABALARINI BOŞA ÇIKARABİLECEK”
Hollanda merkezli Clingendael Enstitüsü’nden Libya uzmanı Jalel Harchaoui, Trablus ve batısını içine alan tarihi Trablusgarp bölgesine atıfta bulunarak, “Her şey bu şekilde devam ederse Türkiye, Halife Hafter’in Trablusgarp’taki savaş çabalarını boşa çıkarabilecektir” diyor.
“HAFTER İÇİN DAHA FAZLA SEÇENEK KALMADI”
Türkiye destekli UMH’nin son dönemde art arda gelen başarıları karşısında Halife Hafter’in elinde fazla seçenek bulunmuyor.
Hafter’in havadan saldırı kabiliyetinin devre dışı bırakılması nedeniyle son günlerde Trablus’a yönelik karadan topçu atışlarının arttığı belirtiliyor.
BM raporunda da teyit edildiği üzere Hafter’in saflarında Rus paralı askerlerin yanı sıra Suriyeden yaklaşık 2 bin milis de savaşıyor.
Libya uzmanı Tarek Megerisi, ancak Hafter birlikleri ve yanlarında savaşan milislerin isabet almadan karada ilerlemelerinin de mümkün olmadığına dikkat çekiyor.
“BAE F-16’LARI DEVREYE SOKARSA, TÜRKİYE YANITSIZ BIRAKMAZ”
Megerisi’ye gore bu durumda Hafter’in doğuda Mısrata çevresine daha fazla odaklanmak ya da BAE’nin hava kuvvetleriyle doğrudan havadan müdahale dışında seçeneğinin kalmadığını belirtiyor. Megerisi BAE’ye ait F-16’ların devreye girmesi durumunda bunun gerilimde çok büyük bir tırmanış anlamına geleceği ve Türkiye’nin bu hamleyi yanıtsız bırakmayacağı görüşünde.
UFUKTA SİYASİ ÇÖZÜM GÖRÜNMÜYOR
Askeri cephede kan kaybeden Hafter son dönemde siyasi cephede kazanımlar etmek için yaptığı çıkışlarla gündeme geldi.
BM öncülüğünde 2015 yılında imzalanan ve ülkede ulusal birlik hükümeti kurulmasını öngören anlaşmanın “geçmişte kaldığını” söyleyen Hafter, kendini “halktan aldığı yetkiyle” Libya’nın hakimi ilan etti.
Hafter’in bu çıkışı, desteklediği Tobruk merkezli hükümeti geri plana atarak petrol zengini doğu bölgelerindeki hakimiyetini genişletmeye yönelik bir adım olarak algılandı.
“HAFTER’İN PLANI GERİ TEPEBİLİR”
Libya uzmanı Megerisi, bu hamlenin Hafter açısından geri tepebileceğine dikkat çekiyor. Megerisi, bu çıkışın doğudaki potansiyel rakipleri açısından Hafter’in paniklediği şeklinde algılanabileceğini ve generale karşı meydan okumalara yol açabileceğini belirtiyor.
Megerisi, Tobruk’taki sivil hükümeti baypas etmenin, Hafter’in UMH’ya karşı uluslararası alanda muhatap alınma çabalarını da tehlikeye sokabileceği uyarısında bulunuyor. Libya uzmanı, aynı zamanda Hafter’in destekçileri Fransa ve BAE’nin Türkiye’yi “Libya’daki tüm sorunların kaynağı” olarak göstermeye çalıştığına işaret ediyor.
Libya’da yaşanan gelişmeler, BM’nin silah ambargosuna uyulması çağrılarının da boşa gittiğini gösteriyor. İki taraf da kısıtlamaları dikkate almazken AB’nin silah sevkiyatını denetlemek üzere başlattığı deniz operasyonu, BAE’nin hava ve karadan yaptığı sevkiyatı görmezden geldiği eleştirilerine hedef oldu.
“TÜRKİYE’NİN AĞIRLIĞI ARTTI”
Libya uzmanı Harchaoui, Hafter’in geniş yelpazede çok sayıda ülkenin desteğini aldığını ancak Türkiye’nin ağırlığının daha fazla olduğunu belirterek önümüzdeki dönem Libya’nın doğusu ve batısı arasındaki uçurumun daha da derinleşeceğinin görüldüğünü belirtiyor.
Bu durumun Libya’da “yavaş ve yıpratıcı” yeni bir çatışma dönemine işaret ettiğini kaydeden Harchaoui, “Hafter yeni bir aşamaya giriyor. Uluslararası tanınırlığı olan UMH’nın kredibilitesini azaltmak için BAE’den yardım alacaktır. Çünkü Türkiye artık muhtemelen Libya’da kalıcı olmak için sahada” değerlendirmesinde bulunuyor.
Göz Atmak İster misiniz?
Zorunlu karşılık oranlarında değişiklik Resmi Gazete’de yayınlandı
Resmi Gazete’de yayınlanan kararla mevduat hesaplar için zorunlu karşılık oranı 6 aya kadar vadede yüzde …