Ekonomik özgürlük ve tam bağımsızlık peşinde koşan Türkiye, şu günlerde yoğun ekonomik saldırılara maruz kalmaktadır. Görünen o dur ki; ekonomik tetikçiler boş durmayarak, saldırıların şiddetini arttırıyorlar. Bu ekonomik tetikçilerin saldırılarını fırsata çevirmek isteyen bazı siyasilerin de seçim sarmalına yapışmalarını, siyasi kriz peşinde koşmalarını doğru bulmuyorum.
Unutmamak gerekir ki, belli kesimlerce desteklenen, organize suç örgütü gibi gizliden gizliye çalışan döviz, faiz, kur baronları yönetemedikleri veya yönetmekte zorlandıkları liderleri devirmek üzere çıkardıkları krizlerle ülkelerin ekonomik ve siyasi güçlerini tahrip etmek için çok sinsi çalışmalar içerisindeler. Tam bu noktada her ne kadar romantik bir yaklaşımla ”kriz” kelimesini ”fırsat” kelimesiyle özdeşleştirmeye kalkışsak da aslında bu hiç de doğru değildir. Bize göre kriz yönetme becerilerine sahip olan liderler, kriz beklenmeyen her duruma hazırlıklı olduklarında krizleri bertaraf etmeleriyle mahir olabiliyorlar. Kriz yönetme becerisi olmayanlar, kriz geldiğinde çaresizlikten kıvranıp dururlar. Oysa kontrolsüz krizler tabii afet gibidirler. Çevremizdeki her şeyi önüne katıp götürür, acizler ile vatan hainleri sevinçle el ufalayıp durular. Ülke yönetimini demokratik yollarla ellerine geçiremeyenler, dostları marifetiyle ülkeyi karıştırıp sokak çatışmasına zemin hazırlarlar. Tıpkı Suriye’de, Irak’ta olduğu gibi.
Gördüğümüz odur ki, küresel tetikçilerin, Türkiye’yi Doğu Akdeniz, Suriye, Libya ve Kafkaslardan uzak tutmak için çok iyi organize olmuşlar. Halkın hem ceplerini yakıyorlar hem de beyinlerini yıkayıp, ulusalcılığı yok etmek istemektedirler. Yine biz biliyoruz ki; krizi yönetmekte mahir olan devlet adamlarının adaleti, refahı tüm ülke halkına ulaştırdıklarında, organize olarak çıkarılan ulusal krizlere çözüm olabildiğinde, göreve o pozisyona layık olanlar atandığında, planlamanın zayıf ve güçlü noktalarını görebildiğinde, başarı kesindir demektir.
Ekonomik krizler diğer krizlere benzemez. Süreci doğru yönetmek gerekir. Yani ekonomik kriz sigara krizi gibi değildir. Sigara sizi rahatlatmaz, tam tersi olur. Sigara sizi telaşlı, sinirli ve gergin yapar. Sigara içmenizin nedeni zaten sigaranın kendisinin yarattığı krizi hafifletmektir. Aslında sigara içmeyen biri kadar rahat olmak için içersiniz ama içmeyen biri krize zaten girmez.
Toplumun her alanında irtifa kaybeden son ekonomik kriz, toplumda proje geliştirme, krizlerin şiddetini azaltma becerilerini alıp götürdü. Şükür seceresini yitiren, zorluklar karşısında direncini kaybeden toplumlar yıkılmaya mahkumdur. İşte tam burada esas kriz bu olacağı kayda değer olarak görülmelidir. Her şey ucuzladı, döviz artışları sıradanlaştı, popüler kültür, organizeli faiz, döviz, kriz piyasasının cehaletine yenik düştü, lümpenlik zaferini ilan etti.
Şimdi krizlerde nemalanmak isteyenler, “geliyor gelmekte olanlar” sloganları acaba bu krizli günleri mi ima etmek istediler. Ülkeyi kaosa sürüklemek üzere, Türkiye’ye ekonomi üzerinden siyasal operasyon çekenlerin son adımı halkı bittik bitiyoruz savı ile sokağa çekeceklerdir. Bu noktada herkesi sağ duyuya ve tahriklere kapılmamaya davet ediyoruz. Ekonomi üzerinden bize saldıran tetikçilerin bu ilk ne de son oyunu olmayacaktır. Konu Erdoğan değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasıdır. Herkesi uyanık olmaya davet ediyoruz.
Göz Atmak İster misiniz?
Tüketiciyi aldatanlara 11 ayda 223,9 milyon lira ceza kesildi!
Reklam Kurulu’nun kasım ayı toplantısında kasım indirimleri ile ilgili yapılan uygunsuzluklarla ilgili 151 dosyaya 19 …